Aziz kâri!..
Dinin “nasihat” olduğunu beyan eden son Nebî’nin emrine imtisâl ile, adına “Necatnâme” dediğimiz küçük, manzum risâlemizi üç bölüm halinde takdim edeceğiz inşaallah. Hayırlara vesile olması dileğiyle...
NECATNÂME -1-
“Bismillah” diyerek Allah’ı zikret,
Verdiği nimeti düşün de şükret…
Dilinden düşmesin Esmâ-i Hüsnâ,
Daima onunla kâimdir izzet.
“Kün!” dedi kâinat vücuda geldi,
Görülmüş değildir böylesi kudret.
Tükenmez kuluna ettiği ihsan,
Nân için eyleme nâdâna minnet…
Şu hasret nârını söndüremez ki,
Kula gelmez ise Hak’tan inâyet.
Âhiret yurdudur vatan-ı aslî,
Bilesin bu dünya diyâr-ı gurbet…
Sakın tûl-i emel peşinde koşma,
Şol ebed cennete eyle azimet.
Dile Yakub gibi sabr-ı cemîli,
O vakit son bulur Yusuf’a hasret…
Giyecek başına mahşer gününde,
Saltanat tâcını ehl-i mürüvvet…
Etmeli can ile mal ile cihad,
Er olan bu yolda gösterir gayret.
Son Nebî uğruna kurban olursan,
Açılır önünde râh-ı hidâyet.
Şefaat kânıdır Ahmed ü Mahmûd,
O’nunla bulunur hem izz u devlet…
Kurtulup gidersin mizan önünde,
Ol şâh-ı enbiya ederse himmet…
Çevirme yönünü şâh-ı Rüsûl’den,
Yolunu gösterir bir nice Sünnet…
Muhammed Mustafa uğruna baş koy,
Bir daha açılmaz bâb-ı nübüvvet!..
Hayatın içinde gam keder kalmaz,
Gülerse yüzüne ol serv-i kâmet…
Ashâb-ı kirâma ihtirâm eyle,
Bulursun böylece Nebî’ye kurbet.
Dahi Ebû Bekir, Ömer ve Osman,
Aliyyü’l-Murtaza şâh-ı velâyet…
Hepsini başına tâc etmelisin,
Rızâyı celbeder işte bu hâlet.
Velîler önderi Ebû Bekir’dir,
Ondadır sadakat, rıfk ve nezaket…
Ömer’dir adalet mülkünün şahı,
Özünde cesaret, izzet, celâlet…
Osman-ı Zinnûreyn, sahibu’l-hayâ…
Damad-ı Nebî’dir, ne büyük nimet.
Aliyyü’l-Murtaza, Haydar-ı Kerrâr,
Son bulur onunla devr-i hilâfet.
Şah-ı merdân gibi çekip Zülfikâr,
Sen de bul meydân-ı gazada nusret!..
Fehm edip her hakkı aşikâr eyle,
Fâruk ol cihanda adl ile hükmet…