Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) gerek genel merkez gerekse şubeleri vasıtası ile kültürümüze çok önemli katkılar yapan sivil toplum kuruluşlarımızın başında gelmektedir.

Genel Merkez, başta değişmez Şeref Başkanı Mehmet Doğan olmak üzere, şimdiye kadar görev yapan birbirinden değerli Genel Başkanlar ve Genel Merkez yöneticileri eliyle çok önemli kültürel faaliyetlere imza atarken, TYB Şubeleri de, bilhassa Konya Şubesi Genel Merkez ile yarışmanın gayreti içindedirler. 

Bu bağlamda TYB Konya Şubesi; Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın Genel Başkan olarak ifade ettiği, bizim de bizzat müşahede ettiğimiz gibi, “Genel Merkezden aşağıda kalmayacak derecede önemli faaliyetler yapan”  bir sivil toplum kuruluşudur. 

TYB Konya Şubesi’nin faaliyetlerini yakından takip eden ve etkinliklerinin hemen hemen tamamına katılan bir kişi olarak, bu kuruluşumuzun ne denli önemli görevler üstlendiğine ayne’l yakîn şahit olmaktayım.

TYB Konya şubesinin Denetleme Kurulu Üyesi ve Üst Kurul Delegesi olduğumdan, katılmakla kalmayıp bizzat faaliyetlerin içinde yer aldığım ve kültürel etkinliklerini sadece gözlemleyerek değil, doyulmaz tadına bakarak icra-i faaliyetinde bulunduğum için, şahitliğim hakka'l-yakîn olarak tecelli etmektedir. 

TYB Konya Şubesi kuruluş yılı olan 1994 yılından 2002 yılına kadar çeşitli aralıklarla kültürel etkinlikler gerçekleştirmiştir. 2002 yılından itibaren de her yıl Şubat ayı içinde ilan ettiği “Kültürel Etkinlik Takvimi” çerçevesinde Mart ayından başlayarak Aralık ayına kadar pek çok farklı alanda kültürel faaliyetler gerçekleştirmektedir. Gerçekleştirilen bu faaliyetler "Söz uçar yazı kalır" düsturuyla yazıya geçirilip kitaplaştırılmaktadır.

TYB Konya Şubesi her yıl 40 civarında program yaparak her Cumartesi günü çeşitli konularda konferanslar, sempozyumlar ve paneller gerçekleştirmektedir. Yaptığı bu programlar sözde kalmamakta, deşifre edilerek kitap haline getirilmektedir. Böylece kendisiyle ciddi bir yarışın içinde olmaktadır. "Kültürel Etkinlik Takvimi" dışında kitap okumaları, özel sohbetler, Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte yapılan yazarların öğrencilerle buluşması gibi etkinlikleri de devam ettirmektedir.

TYB Konya Şubesi bu önemli faaliyetleri ile şehrimizin kültürel dokusuna büyük bir katkı yapmakta aynı zamanda bu dokuyu yüreklere ilmek ilmek işlemektedir.

Şehrin fiziki ve mimari tarzda gelişmesi yanında kültürel yönden de gelişim göstermesi, vazgeçilmemesi gereken bir anlayış, görüş ve düşünce olması gerekir. En önemli yatırım insana yapılan yatırımdır. Fiziki yatırımlar geçici, insana yapılan yatırımlar sadece dünya hayatı için değil, ahiret hayatında bile kalıcı özelliktedir. Bundan dolayı TYB Konya Şubesinin ve diğer kültür alanında faaliyet yapan sivil toplum kuruluşlarımızın faaliyetlerine destek olmak, yardımcı olmak hem dini hem milli bir görevdir.  

Geçtiğimiz Cumartesi günü, TYB Konya Şubesi’nin Olağan Genel Kurulu yapıldı. Kuruluşunun 30. Yılı olması hasebiyle bu genel kurul, daha öncekilere nazaran çok daha canlı, katılımı daha yoğun olarak gerçekleşti. İki yılda bir yapıldığı için bu yıl 15. Genel Kurul gerçekleşmiş oldu. Bu genel kurulun öncekilerden önemli bir farkı, 30. Yıl dolayısı ile kültür alanındaki faaliyetleri ile ön plana çıkan 17 kişinin Şeref Kurulu Üyeliğine seçilmesi ve Şeref Kurulu Beratı verilmesi idi.

Ahmet Köseoğlu kardeşimin yeniden başkanlığa seçildiği genel kurul, olgun bir hava içinde başladı ve aynı olgunlukla sona erdi. Uzun süredir görüşmediğimiz çok sayıda dostumuzla görüşme fırsatı da bulduğumuz 15. genel kurulun hayırlı olmasını ve hayırlı hizmetlere vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz eder, emeği geçenlere şükranlarımı sunarım.

EMEKLİLERİN DURUMU

Dün yapılan Kabine toplantısından sonra maaş zamları açıklandı. Açıklamada en fazla dikkat çeken rakamın, en düşük emekli maaşının 10.000 TL. olması idi. 2023 Temmuz ayında çalışan memurlara verilen seyyanen zamla birlikte %86'ya varan oranda artış olmasına rağmen emeklilere sadece %25 zam verilerek milyonlarca emekli küstürülmüştü. Üstelik 7500 TL alan emekliye hiç zam yapılmamış, onlar yine 7500 TL'de kalmışlardı. Emeklilerin gözü kulağı 2024 Ocak'ta yapılacak bu zamda idi ama maalesef beklentiler karşılanmadı. Karnı aç olan, çoluk çocuğuna ekmek götüremeyen insanlara dava anlatamazsınız.

Milyonlarca emekliyi sefalete sürüklemek demek olan bu rakamı, Cumhurbaşkanımızın bir de müjde verir gibi açıklaması, en iyi tabirle piyasadan ve kiralardan haberi olmadığı anlamına gelir. Cumhurbaşkanımızı kim veya kimler yönlendiriyor bu şekilde?

Şöyle bir kıyaslama yapalım:

2003 yılında asgari ücret ortalama 226 TL iken, en düşük emekli aylığı ortalama 332 TL idi.

2024 yılına geldiğimizde asgari ücret 17.002 TL olmuşken, en düşük emekli aylığı 10.000 TL de kaldı.

2003'deki asgari ücret ile en düşük emekli aylığı oranı korunabilseydi en düşük emekli aylığı net 25 bin lira olacaktı. Emekli aylıklarındaki bu erime ciddi bir fakirleşme ve alım gücünde azalmaya sebep olmaktadır.

Şunu da ilave edeyim. Ülke ekonomisi zorda ise bunun bedelini sadece emekliler değil A'dan Z'ye bütün kesimler ödemelidir. Bir kişiye 9 pul, 9 kişiye bir pul vermek adalet değildir. Bu karar acilen refüze edilmeli, en düşük emekli maaşı hiç değilse 15.000 TL. seviyesine çıkarılmalıdır. Ayrıca hükümet; kartellerle, halkımızı soyanlarla, gereksiz yere durmadan fiyat artışı yapanlarla çok sıkı bir mücadele yapmalıdır.

ŞEHİTLERİMİZ

Aralık Ayı sonlarına doğru verdiğimiz 12 şehitten sonra, geçtiğimiz haftada da 9 şehit daha verdik. Arada verdiğimiz bir şehitle birlikte son 3 hafta içinde 22 şehidimizi toprağa vermiş olduk. PKK terör örgütünün Kuzey Irak’taki birliklerimize yapmış olduğu hain ve kalleşçe saldırıları neticesinde şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimizin al bayrağa sarılı naaşları toprağa verilirken yürekler yansa da tüm aileleri dik durmayı, hainler karşısında boyun bükmemeyi başarmışlar ve vatan müdafaası yolunda şehit düşen evlatları ile gurur duymuşlardır.

PKK terör örgütü ile 40 yıldır mücadele ediyoruz. 40 yılda 40 bin terörist cehenneme yollandığı halde bir türlü bitmiyor. Bitmemesinin tek nedeni var. O da dışardan desteklenmesi, beslenip büyütülmesidir. Bunu yapan kim? Bu sorunun tek cevabı ABD’dir. Daha önceki yıllarda desteğini gizli yapan ABD son yıllarda artık PKK’ya açıktan destek veriyor, her türlü silah ve para yardımında bulunuyor.

Güya müttefikimiz olan ve NATO’da beraber bulunduğumuz ABD bunu niçin yapıyor?

ABD ister ki tüm dünya ülkeleri kendisinin emrinde olsun… Kendisi ne derse diğer ülkeler onu yapsın, onun istediği şekilde hareket etsin. ABD kendi düşüncelerine ve uygulamalarına karşı olan ülkeleri herhangi bir yolla sıkıştırır, zora sokmaya çalışır. O ülkelerin başına çeşitli dertler açmak için çaba sarf eder. Türkiye, ABD emrinde hareket etmeyen kendi bağımsızlığı uğruna mücadele eden bir ülkedir. Bu sebeple ülkemiz üzerinde çeşitli planlar yapmakta, Türkiye’mizi problemlerle uğraştırmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda ekonomik olarak başımıza gaileler açan ABD,  son yıllarda da PKK belasını besleyip büyütüyor ve üzerimize salıyor.  PKK saldırıları ile Filistin konusunun kesinlikle birbiri ile bağlantısı vardır. Zira Gazze'de soykırım uygulayan terör devleti İsrail ile askerlerimizi şehit eden hain terör grupları aynı kaynaktan destek görüyorlar. Büyük şeytan ABD’yi arkasına alan İsrail arz-ı mev'ud emeliyle, PKK'da devlet kurmak hayaliyle ülkemizi bölüp parçalamak istiyorlar.

Terör devleti İsrail’e sonsuz destek veren ABD, kendi yanında göremediği ve mazlum Filistin halkının yanında yer alan Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için her türlü kahpeliği yapmaktadır. Ama Türkiye’nin kolay yutulur bir lokma olmadığını anlayacaktır.

Ülkemizin bölünmesini önlemek ve vatan topraklarını korumak uğruna canlarını veren, kanlarını döken şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun İnşaAllah… Yazımı EY ŞEHİT şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.

EY ŞEHİT!

Cennet vatan yolunda diz çökmeyen bir erdin,
Ezan, bayrak, toprağı korumaktı tek derdin,
Kutsal değer uğruna seve seve can verdin,
Rasûl açmış bağrını, seni bekler ey şehit.

Vatanı atalardan, kutsal emanet bildin,
Hainler karşısında fırtına, bora, yeldin,
Şehitlik gelince de nasıl sevindin güldün,
Rabb felaha erene, seni ekler ey şehit.

Arslan gibi kükreyip, düşmanı yıktıransın,
Dünyaya hayranlıkla, hayretle baktıransın,
Emaneti koruyup, devredip aktaransın,

Sana selama durur yerler, gökler ey şehit.

Yiğitsin, yüreklisin düşmanı alt edersin,
Azamet, heybetinle hainlere yetersin,
Vatan için ölüme, çekinmeden gidersin,

 Mü’min gönüller seni, yıkar aklar ey şehit.

Cesaretle atıldın, vuruşurken kırıldın,
Taze fidan olarak, topraklara karıldın,
Şehitlik rütbesiyle al bayrağa sarıldın,

Mis kokan naaşını, binler koklar ey şehit.

Kahraman kim? Gösterdin, korkmadan çıktın yola,
Şehadet isteğiyle, arzuyla dola dola,
Cennet âşıktır sana, çok büyüksün çok âlâ,

Melekler, makamında seni paklar ey şehit.

“Vatan sevgisi imandan”, inancıyla yürürsün,
Hilâlin düşmanını, aman vermez kürürsün,
Ulvi şehadetinle, al kana bürünürsün,

Sana hasım olanı Rabbim haklar ey şehit.

Eğilmezsin namerde, meyletmezsin minnete,
Savaşırken cephede, düşmedin hiç mihnete,
Göğsüne nişanını, taktın gittin Cennete,
Allah’tan alırsın sen nice haklar ey şehit.

SALİH SEDAT ERSÖZ