Bugün; 20 Nisan 2024, Cumartesi
Cemaleddin Sancar
Metni küçült
Cemaleddin Sancar
Dikkat! Sevaplarımızı iptal etmeyelim
Tarih : 2020.05.23  13:05:57

Kur’an-i Kerim ve hadis-i şeriflerin hedefi olan erdemli şahsiyetin özelliklerinden biri yardımsever olmaktır. Yardımseverlik/yardımlaşmak içtimai hayatın vazgeçilmez bir kanunudur. İnsanoğlunun her zaman ve her yerde herhangi bir şeye muhtaç olduğu bilinen bir gerçektir. Onun için insanın kendini müstağni yani hiçbir şeye muhtaç olmadığını kabul etmesi mütekebbirlik kabul edilir.

Halbuki ‘Mütekebbir’ sıfatı yalnız Allah’a mahsustur. Bu sıfatı kendine münasip gören insanın, dünyadaki kötü akibeti yanında, aslında en büyük cezasının Cehennem olduğu ayet ve hadislerle sabittir.    

Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan tek varlık Yüce Allah’tır. Çünkü O SAMED’tir. Herkes ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir.    

Şüphesiz yardımlaşmanın hedefinde netice itibariyle bir menfaat vardır. Ancak bu menfaat iki şekilde kayda geçer. Yapılan yardım ya sıfır yani yok hükmündedir veya on, yedi yüz ve daha çok sevap olarak kaydedilir. Nasıl mı?   

Yardım edilen insandan herhangi bir maddi-manevi beklentimiz varsa; bilmeliyiz ki yardım ettiğimiz o insanın kendisi muhtaçtır. Muhtaçtan bir şey beklemek akıllıca değildir. Böylece yapılan yardımın karşılığı sıfır sevaptır. Yardım edilen insandan beklentimiz yoksa, işte o zaman samimiyetimiz devreye girer. Yani “Allah rızası için...” cümlesindeki inancımızın yeterli olup olmadığı ölçülür. Bunu da ancak yardımı yapan kişi ile Allah cc ölçe bilir. Niyetimiz gerçekten Allah’ın rızasını kazanmak ise, işte o zaman sevaplar o niyetin samimiyetine göre on, yedi yüz ve daha çok sevap olarak kayda geçer.    

Yukarıdaki kısa bilgiler dikkate alınarak yapacağımız yardımların kabül edilip edilmediğini test etmemizde fayda vardır. Aksi takdirde ayet ve hadislerde belirtildiği gibi, kişi infak etmesine rağmen kıyamet gününde sıfır amel ile karşılaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Onun içindir ki Yüce Allah cc “ Ey iman edenler yaptığınız infaklarınızı minnet ve eza ile iptal etmeyiniz...” (Bakara 264) buyurarak bizi uyarmaktadır.

Peki ayette geçen “Minnet” ve “Eza” ne demektir?   Minnet, başa kakmaktır. Yani hangi yardım çeşidi olursa olsun; kendisine yardım ettiğimiz kişinin yüzüne karşı o yardımları hatırlatarak onu rencide etmektir. Mesela: seni okuttum, burs verdim, destek çıktım...vs. Bu gibi sözleri duyan kişi şüphesiz rencide olur. Bu sözlerle yaptığı yardımların sevabını iptal eden kişi, ahirette iflas eden bir tüccardan başka ne olabilir ki?   

Eza ise, yardım edilen kişinin gıyabında ve başkalarına anlatılarak yapılan yardımların dile getirilmesidir. ‘ Ben şu kişiye şu şu iyilikleri yaptım’ demesidir. Yardım edilen kişi bu anlatımları/teşhirleri duyunca rahatsı olur. Dolayısıyla o kişiye eziyet olur. Bu da yapılan yardımların sıfır sevap olmalarına sebebiyet verecektir.    

İster minnet, ister eza ile karışmış her türlü yardımın indi İlahide kabul edilmeyeceği yukarıdaki ayet ile sabittir. Hal böyle olunca, muhtaç kardeşlerimizin şahsiyetini rencide edecek bu hastalığı tedavi etmek zorundayız. Her konuda olduğu gibi, yardımlaşmada da mütekebbirliği bir tarafa  bırakıp mütevaziliği tercih etmeliyiz. Şüphesiz ayet ve hadislerin koyduğu kurallara dikkat edenler vardır. Onları şükran, rahmet ve minnetle anıyorum. Aslında bu gibiler mükafaatlarını almışlardır. Onlar sağ elleriyle verirken, sol elleri bile farketmemiştir. Yani başkası görsün veya bilsin diye bir kaygıları yoktur. Onlar Allah rızası için deyince, başka bir hedefi asla dikkate almamışlardır.    

Farz olan zekatta riya olmaz denmiş olsa da, aslında zekat dahil her türlü yardımlarda riyadan uzak ve samimi tavırları dikkate alarak bu görevi ifa etmeliyiz. Halık yani yaratıcı olan Allah cc, yapılan yardımların rızasını kazanmak için yapıldığını bildikten sonra; balığın onu takdir etmemesi önemli değildir. İnsanlar arasındaki ölçü böyle olmalıdır.    

Her yardımın altında riya aramak da doğru değildir. Arkasında eza ve minnet olmadığı sürece yardımların isabetli ve makbul olduğuna inanmalıyız. Ahireti ilgilendiren bir hükmü dünyada vermek bizim hakkımız olamaz.    

Şunu da çok iyi bilmeliyiz ki “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir.” ayeti kerimesi, yardım etmek istemeyenlere veya edemeyenlere çok önemli bir hatırlatma, aynı zamanda bir uyarıdır. Yardım talebinde bulunanları kırmamak yetmeyeceği gibi, onlara güzel sözler söyleyerek en münasip bir yol ile onları uzaklaştırmanın gerekli olduğunu söylüyor.    

Yaptığımız ve yapacağımız her türlü faydalı yardımların kabul edilmesi dileğiyle,Ramazan bayramınızı tebrik ediyorum.  Allah’a emanet olunuz. 

Bu makale toplam 2648 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi