Bugün; 20 Nisan 2024, Cumartesi
Dr. Cemil Paslı
Metni küçült
Dr. Cemil Paslı
Nepotizm(akraba kayırmacılığı) ve patriotizm(hemşehricilik) beyinleri göç ettirir
Tarih : 2018.12.03  16:05:19

‘’İnsanlar develer gibidir, 100 deveden tam istediğin gibi 1 deve bulabilirsin.’’ Hadis-i Şerif

Peygamberimizin bu sözünden ben Yüce Allah’ın 100 insandan birisini ‘’çok zeki/özel/farklı/lider’’ yarattığını anlıyorum.

O halde devletler ve milletler bu 100 den 1 ni testlerle tespit edip onlara yönelik farklı eğitim programlarını mutlaka yapmalılar.

Aksi halde bu 100 den 1 ya yurt dışına kaçar, ya da ülkede kalmak zorunda kalırsa şizofren olur.

Kendi ülkesinde değer bulmayan 100 den 1 n yurt dışına kaçmasına ‘’beyin göçü’’ diyoruz.

Bir millet ve devlet için en büyük tehlike ‘’beyin göçü’’ dür.

Zira siz beyinleri tutamazsanız diğer beyinleri eğiten milletlerin ‘’taşeron’’ işlerini yapmak zorunda kalırsınız.

Peki ‘’beyin göçü’’ nü engellemek için neler yapmalıyız?

Salih amelin 3 şartı vardır:

1.Adalet

2.Düşünce özgürlüğü

3.Adaletin ve düşünce özgürlüğünün hakim olduğu istişare

Adaletin ve düşünce özgürlüğünün önündeki en büyük engel ise Nepotizm(akraba kayırmacılığı) ve patriotizm (hemşehricilik)dir.

Peygamberimiz(s.a.v.) insan hakları evrensel beyannamesi olan veda hutbesinde akraba kayırmacılığı ve ‘hak’lı olmak dışındaki tüm üstünlük arayışlarını ayağının altına almıştır.

‘’Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.’’

Hz. Ebu Bekir (r.a.) da devlet başkanlığına seçildikten sonra verdiği ilk hutbede salih amelin şartları adalet, düşünce özgürlüğü ve şura’ya dikkat çekmiştir.

“Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde sizin başınıza halife seçildim. Ancak Kur’ân nazil olmuş, Hz. Peygamber (s.a.v.) dinin hükümlerini açıklamıştır. Sizin en zayıfınız, hakkı alınıncaya kadar benim yanımda kuvvetlidir.

Ey insanlar! Ben ancak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yoluna uyarım. Kendiliğimden bir şey icad edici değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardımcı olun. Eğer sırat-ı müstakimden kayarsam beni düzeltiniz. Ben bu sözümü söyler, hem kendim için hem de sizler için Allâh’ın affını taleb ederim.”

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuruluşundan itibaren vurguladığı ‘’3 kırmızı çizgi’’ ikazları nepotizm ve patriotizmi hedef almıştır.

“Biz etnik unsura dayalı milliyetçiliği kabul etmiyoruz. Bunlar ülkemizi ayrımcılığa götüren sıkıntılı bir anlayış, yaklaşım tarzıdır. Bu ülkede ne kadar farklı etnik unsur varsa beraber kucaklaşmalıdır” diye konuştu. Hepsine aynı mesafede olduklarını, bir ayırım yapamayacaklarını, ”yaradılanı severiz yaradandan ötürü” kültüründen geldiklerini ifade eden Erdoğan, “İnsanı kategorilere tabi tutamazsınız. Çünkü insan Allah'ın yeryüzündeki eseridir ve merhameti hepsine de aynıdır. Bize ne oluyor ki biz kategorilere ayırıyoruz. Burada böyle bir milliyetçiliğe asla gidemeyiz, gitmemiz yanlış olur.

“Bölgesel milliyetçilik de yapamayız. Yıllarca ülkemizde belli bölgeler ihmal edildi. Belli bölgeler de tırmandırıldı. Onun için diyoruz ki duble yollar, her yerde toplu konutlar, okullar, adalet ve emniyet kurumları... Bunları yaygınlaştırmamız lazım. Doğu, Güneydoğu, Karadeniz, Orta Anadolu, Trakya, Ege, Akdeniz... Ayırım yok. Hepsini, hep birlikte ele alacağız ve aradaki dengesizliği de zaman içerisinde çözmek durumundayız.

Hangi dinin mensubu olursa olsun Hükümet olarak vatandaşlarımızın hepsine aynı mesafedeyiz. Buna mecburuz. Şu anda Almanya'da yaşayan kardeşim için aynı şeyi beklemiyor, istemiyor muyuz? Hollanda, Belçika, İngiltere ve Fransa'da yaşayan için istemiyor muyuz? Orada onlara yanlışlık yapıldığı zaman rahatsız olmuyor muyuz? Oluyoruz. Medeniyet tarihi ve buradaki doğru uygulamalara baktığımız zaman göreceğiz ki bize düşen onların inanç güvenliğini de sağlamaktır.”

Bu gün işlerin sağlıklı ve etkin olması için ülkede herkesin özeleştiri ile bu kırmızı çizgileri ihlal edip etmediğine bakması gerekiyor. Çizgiye basıldığında ADALET kayboluyor, yerine ZULÜM geliyor. Zulüm ise amelleri ifsat ediyor.

Adalet mülkün temelidir.

Küfür devam eder zulüm asla.

Nepotizm ve patriotizmin olduğu yerde adalet, düşünce özgürlüğü, liyakat ve ehliyet kalmaz.

Toplumda liyakat ve ehliyet sahibi insanlar çekilir piyasa ‘’kifayetsiz muhterislere ve yalakalara’’ kalır.

Bakın bir ülkede nepotizm ve patriotizm yaygınlaşmaya başlarsa ne gibi sonuçları oluyor?

Prof. Dr. İlber Ortaylı konuyu çok güzel özetlemiş:

‘’Elbette bu göçün nedenleri var, onu ancak biz el ele verirsek düzeltebiliriz ve geleceğimiz için muhakkak düzeltmemiz lazım. Memlekette korkunç bir nepotizm yani akraba kayırıcılığı, mezhepçilik ve partizanlık var. Asıl kötüsü lokal patriotizm denen yerel milliyetçilik dal budak salmış vaziyette. Millet meclisleri eşit temsil organdır. 1877 Meclisi’nden beri gayrimüslim-Müslüman her vilayetin temsilcisine dikkat edilirdi. Yakın zamanda Büyük Millet Meclisi’nin neredeyse 5’te 1’i iki vilayetten çıkmıştı. Çoğunu ne kürsüde konuşurken, ne toplumsal bir problemi dillendirirken gördük. Belirli bir vilayet için kurulan ve kadrosu doldurulan üniversitemiz bile var. Bürokrasideki sınavlarda yazılıyı kazanan sözlüde sırasını kaybediyor. Öğretmen adaylarına bir dokun, bin ah işit. Yüksek puan alan adayı sözlüde kötü notla listenin altına itiyorlar. FETÖ rezaleti çıkana kadar atamalarda haydutluk kol geziyordu. Ne kadar düzeldiğini bilemiyoruz. Bürokrasinin bu yapısı karşısında ümitsizliğe düşenler özel sektöre atıldıklarında durgun kafalı ve megaloman patronlarla karşılaşıyorlar. Aile şirketlerine dayalı yapılar mensuplarına yol göstermeyi bilmedikçe kaliteli istihdam için imkân yoktur. Beni Atatürk’ün kurduğu Türkiye’nin geleceği ve gençleri ilgilendiriyor, dertlerin çaresini de yine bizim bulmamız gerekir.

Tabii şunu da eklememiz gerekir, bunca yıldır beyin göçürüyoruz daha henüz bir kişi bilim dalında Nobel aldı. Türkler hakkındaki dine ve dile dayalı önyargıların dışında memleketimizde aldığımız eğitimin gittikçe kalite aşınımına uğraması da bunda etken. Bugünkü Türk maarifi Gazi Yaşargil’in ve hatta Gökhan Hotamışlıgil’in yurtdışında başarılı olmasını sağlayan lise eğitimini veremiyor. Zirvelere tırmanmak gittikçe güçleşecek. Zira eğitimin verdiği şekillenme çok erken yaşlarda oluşuyor.’’

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/anadolunun-savasina-sempatiyle-bakan-isgalci-41030130

Bir millet ve devlet için ‘’beyin göçü’’ insan için ‘’kan kaybı’’ gibidir.

Emeviler arap ırkçılığı, hatta Emevi kabilesi asabiyesi üzerinden Peygamberimizin kabilesi Haşimileri dahi dışlayarak devleti sadece Emevi hanedanı üzerine bina edip diğer tüm unsurları ‘’mevali’’ diyerek aşağıladıkları için büyük zulümlere imza attıktan sonra bir devlet için çok kısa bir süre olan 89 yıl gibi kısa bir sürede yıkıldılar.

Nasıl ki bir insanda ‘’kan kaybı’’ için gereken önlemler alınmadığında kısa sürede o insan ölür. Bir devlette ‘’beyin göçü’’ için gereken tedbirleri almadığında o devlet kısa sürede yıkılır.

 

Bu makale toplam 248 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi