İslâm dünyası kaynıyor. Ortadoğu yanıyor. İslâm ülkelerinin insanları inim inim inliyor. Müslümanlar kırılıyor. Kardeşlerimiz kan ve gözyaşı döküyor. Dünyanın her tarafında Müslümanlar zulüm altında feryat figan ediyor.

Filistin’de Müslüman kardeşlerimiz bütün dünyanın gözü önünde soykırıma uğruyor. Dünya tarihinde zor görülen bir katliam yaşanıyor Gazze’de…

Haber alınamayan Doğu Türkistan’da ayrı bir facia, Arakan’da ayrı bir zulüm yaşanıyor. Suriye’de azınlıkta olmasına rağmen Nusayri zulmü aralıksız devam ediyor.

Daha önce Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Afganistan’da  meydana gelen işgaller ve olaylarla birlikte sadece son 20 yıl içinde milyonlarca Müslüman hayatını kaybetti, milyonlarca Müslüman yaralandı, milyonlarca Müslüman mülteci durumuna düştü.

Müslümanların olduğu her yerde kan, her yerde gözyaşı var. Müslümanlara insan gözüyle bakılmıyor. Bu olayların, bu katliamların ve zulümlerin binde biri kadarı bir batı ülkesinde meydana gelse dünyayı ayağa kaldıran ABD ve diğer batı ülkeleri Müslümanlara yapılan vahşet derecesindeki soykırıma varan katliamlara ya destek veriyorlar ya da sessiz kalıyorlar. Yuh olsun sizin insanlık anlayışınıza, yuh olsun sizin demokrasinize…      

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra tespih taneleri gibi dağılan ve sahipsiz kalan İslâm ülkeleri, Allah’ın bu bölgeye vermiş olduğu zengin petrol yataklarını sömürmek uğruna batılı haçlı sürülerinin işgaline maruz kalmıştır.

Batılılar sömürülerini Irak’ta ve Afganistan’da olduğu gibi ya doğrudan işgal ederek yapmışlar veya bazı ülkelerde gördüğümüz şekilde dolaylı olarak kendilerine bağlı işbirlikçi hainler eliyle gerçekleştirmişlerdir.

ABD ve batı bütün planlarını İslâm ülkelerini sömürmek ve İsrail’in güvenliği olmak üzere iki temel sebep uğruna yapmaktadır. Bu iki ana sebep için atmayacakları adım, yapmayacakları vahşet ve zulüm yoktur.

Müslümanlara uygulanan bu zulümler, bu vahşetler, bu katliamlar İslâm ülkelerinin dağınıklığından ve birlik olamayışlarından kaynaklanmaktadır.

Önce dünya Müslümanlarının hamisi durumunda olan Osmanlı Devletini parçalayıp yıktılar. Sonra da yeni kurdurdukları 55 devletin başına kendilerine bağlı kukla idarecileri yerleştirdiler. Böylece sömürü düzenlerini başlatmış oldular. Oynanan oyunu görerek zaman zaman başkaldıran ülkeleri de ya işgal yoluyla veya darbe yoluyla hizaya getirmeye (!) çalıştılar. 

Bu ülkelerden en başta geleni de Türkiye’dir. Türkiye’de kurdurdukları kukla yönetimler halkımıza yıllar boyu zulmettiler. Bu zulümlerine dur diyen Başbakanı darbe yaparak indirdiler ve astılar.

Daha sonra zulümlerine kaldıkları yerden devam etmek istediler. Bu defa da tek başına ortaya atılan bir yiğit, İslâm ülkelerinin başına gelen bütün belaların, bütün felâketlerin siyonizmden kaynaklandığını haykırdı. Siyonizme karşı cihat etmeden, İslâm Birliğini kurmadan bu belaların def edilemeyeceğini anlattı, anlattı.

Türk Milleti bu yiğit insanı önce anlamadı, sonra da bağrına bastı. Başbakanlığa kadar yükseltti. Başbakan olunca hemen işe koyulan, içeride ve dışarda oynanan oyunları, yapılan planları bozmak için harekete geçen yiğit insanın başlarına bela olacağını düşünen Amerika boş durmadı. Kısa süre içinde 28 Şubat darbesi ile hükümeti yıktılar. Böylece sömürü düzenlerini bitirecek olan D8 lere son vererek İslâm Birliğinin ilk adımını ortadan kaldırdılar.

Ne diyordu bu yiğit insan? İslâm Birliğini kurmak için; İslâm Savunma İşbirliği Teşkilatını, İslâm Birleşmiş Milletlerini, İslâm Ortak Pazarını, İslâm Ortak Para Birimini, İslâm Kültürel İşbirliği Teşkilâtını kurmamız lâzım diyordu. Bunun ilk adımını da D8 leri kurarak atıyordu ama tehlikeyi gören ABD, kendisine bağlı güçleri devreye sokarak buna izin vermedi.

ABD’nin ve batının korktuğu tek şey İslâm ülkelerinin birliğidir. İslâm Birliği sağlanırsa dünyanın dengesi değişecektir. ABD ve batının sömürü düzeni yok olacaktır. Bu sebeple ne yapıp edip bu birlik sağlanmalıdır. Bu birlik olmuş olsaydı yukarıda bahsetmiş olduğumuz zulümlerin hiç birisinin yaşanması mümkün olmazdı. 

Türkiye’de 28 Şubat darbesini yaparak meşru hükümeti yıkanlar ile 15 Temmuz darbe girişiminde bulunarak milli iradeyi yok etmek isteyenler dışardan beslemeli, aynı küresel güçlere bağlı hainlerdir. 28 Şubat’la nasıl D8 leri bitirerek, İslâm ülkelerinin birliğini önlemişlerse, 15 Temmuzla da “Dünya beşten büyüktür” diyerek ABD’ye ve batıya kafa tutan yiğit adamın elinde yetişen, Türk Milletinin sevgisini ve mazhariyetini kazanan lideri yok etmek istediler.    

Her zaman söylenen ve herkes tarafından bilinen bir söz vardır. Zalimlerin bir hesabı varsa Allah’ın da mutlaka bir hesabı vardır.

Türkiye’de 28 Şubat’ı yaparak meşru hükümeti yıkanlar ve “28 Şubat bin yıl sürecek” diyenlerin akıbetleri biliniyor. 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanların halleri ortada…

Bir gün gelecek, bugün Filistin’de ve diğer bölgelerde Müslümanlara zulüm üstüne zulüm yapanların da akıbetlerini göreceğiz. Her biri yerle yeksan olacak Allah’ın izniyle…

Bir gün gelecek İslâm Birliği kurulacak ve sömürü düzenleri yerle bir olacak İnşaAllah…

Ah! İslâm Birliği mevcut olsaydı da bu zulümlerin hiç biri yaşanmasaydı.  O yiğit insan merhum Erbakan hocamızın ömrü boyunca dilinden düşürmediği İslâm Birleşmiş Milletleri, İslâm Nato’su, İslâm Ortak Pazarı gibi teşkilatlar kurulabilseydi İslâm ülkelerinin ve Müslümanların durumu böyle mi olurdu?

Bu teşkilatlar var olsaydı yapılması muhtemel zulümler karşısında, Müslümanlar ABD ve Batı’nın ağzına bakmaz kendi işlerini kendileri halleder, zalimleri kendileri bertaraf ederdi de bugün efelenen ABD ve batı ülkeleri hiçbir şey yapamazlardı.  

Bugün “dünya beşten büyüktür” diyerek, zalimleri ifşa ederek, batının iç yüzünü her yerde dile getirerek dünyanın dengesini değiştirmeye çalışan Cumhurbaşkanımızın gayretlerinin sonuca ulaşacağına, zalimlerin saltanatının sona ereceğine, Türk ve İslâm Birliğinin gerçekleşeceğine olan inancımızı sağlam tutalım İnşaAllah… Yüce Allah’tan sağlıklı ve huzurlu yarınlar diliyorum.