Bu yıl 2 tane seçimle karşı karşıyayız. 1. Seçim hayırlısıyla bitti ama kavgası sürüyor. Her seçimde bu tür spekülasyonlar olurdu ancak, bu yılki daha değişik bir boyut kazandı! Bir tarafta AK PARTİ öbür tarafta diğerleri yani; CHP, MHP, BDP, Paralel yapı, sermaye ve bunların propagandasını yapan basın… devreye girdi! Bütün mücadele, kargaşa, kavga, saldırı, hücum, hakaret, ahlaksızca ifadeler, demokratik olmayan yolların denenmesine karşılık AK PARTİ  %47.6 ile büyük bir başarı gösterdi! Biz başarılıyız diyen diğer partilerin oy oranları da şöyle, CHP; %27.61, MHP; %13. 67, BDP; %3.02.

Tahmin ve tahammül edebilir misiniz; dört koldan saldırı yapılacak, her siyasi parti, sanki AK PARTİ bu ülkenin gerçeği değilmiş, Başbakan ülkenin en büyük düşmanıymış, dünyada asla itibar edilmeyen bir kişiymiş, bundan sonra kaçacak yer arayacakmış, Abbas yolcuymuş!… gibi çeşitli söylemlere girildi! Hatta yurt dışı bile devreye girdi!

17 Aralık operasyonunun ardından 31 Mart seçimlerine hazırlanmak için açıkça Gülen Cemaati'yle işbirliği içine giren, Meclis çatısı altında ses kayıtları dinleten, meydanlarda hukuka aykırı dinleme kayıtlarını dillendiren Kılıçdaroğlu'na Cemaat de kapı kapı dolaşıp oy istemişti.

30 Mart seçimlerinde bu tuhaf ittifak çökünce, CHP'de özeleştiriler başladı.

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler Twitter'da oldukça ilginç bir twit attı.

Güler twitinde "Cemaatle işbirliği, ateş denizinden çıkmak için mumdan gemiye binmekti; mumdan gemilere ateş denizinde ne olursa, seçim sonucu da o oldu." dedi.

Eleştiri ve kavgaların arkası gelecek! Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar devam edecek görünüyor!

Gelelim Cumhurbaşkanlığı seçimine. Mayıs sonunda aday isimler açıklanacak. Bu konuda CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu şunları dile getirdi;

 “Erdoğan aday olursa halkın seçeceğini düşünmüyorum”

BUNCA ŞAİBEYLE O MAKAMA ÇIKAMAZ

Adayın parti aidiyetinin olmamasını söyledim, ben ise bir partinin Genel Başkanıyım, bu nedenle aday olmam. Hem bu tanımı yapıp, hem de aday ol; olmaz. İktidarın dillendirdiği partili cumhurbaşkanı da Anayasa’ya aykırı. ‘Abdullah Gül mü, Başbakan mı aday?’ olur sorusu için de bir tahminim var, ama girmek istemiyorum. Yalnız Başbakan olursa, halkın kendisini seçeceğini düşünmüyorum. Bunca şaibeye bulaşmış biri o makama çıkamaz. Halk da bunu söyleyecektir.

AKP NORMAL BİR PARTİ DEĞİL

Normal bir siyasi partiyle rekabet etmiyoruz, AKP demokrasilerde olan bir parti değil. Bir devlet partisiyle mücadele ediyoruz; valisi, kaymakamı, polisi, savcısı, tüm devlet kurumları ile... Ahlaki değerlerin büyük erezyon gördüğü bir devletle mücadele ediyoruz. Her siyasal partiyle görüşüyoruz, mesafe koyduğumuz parti yok; BDP, MHP hatta AKP de dahil. İşbirliğine gelince. BDP’yi soruyorsunuz ama genel seçimlerde aldığı oyun altında oy aldı. Bu oy AKP’ye gitti. BDP hiç işbirliği arayışına girişmedi ki. Ayrıca her işbirliği beklenen sonucu vermiyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI seçiminde sonuç 2’nci turda belli olacak gibi. Ben siyasi kimliği, bir partiye aidiyeti olmaması gerektiğini söyledim. Sivil biri olmalı. Dünya dengelerini iyi okuyan, iyi eğitim almış birisini isteriz. Her yurttaşın kabul edeceği biri olmalı. Adı ittifak veya başka bir şey olabilir, karşıtlığım yok. Her partinin Türkiye’yi temsil edebilecek, güven veren bir insanın o koltukta olmasını isteyeceğine inanıyorum. Ortak bir payda olursa, o payda üzerinde de adaylar üzerinde de düşünülür.

Sayın Kılıçdaroğlu, farkına varmadan kendi adayının Erdoğan olduğunu açıklamış oldu! Fakat bana sorarsanız; sayın Erdoğan’ın aday olmamasından yanayım. Sayın Gül devam etsin. 2015 genel seçimlerinde AK PARTİ % 50- % 60 aralığında oy aldığı takdirde rahatlıkla anayasayı yapar ve başkanlık sistemi de yürürlüğe girer. O zaman sayın Recep Tayyip Erdoğan da rahat bir biçimde Çankaya’ya çıkmış olur!