10 Ağustos tarihinde, tarihi bir seçim yapıldı! Türkiye, ilk defa Cumhur Başkanını seçti! Bu seçim; Eski Türkiye özlemi duyanlar ile yeni Türkiye sevdalıları arasında geçti! AK PARTİ’YE, dolayısıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’a ve onun reform zihniyetine, vesayet sistemini bitirmesine, Paralel yapının inine girmesine karşı olanlar; ittifak yaptılar! Durmadan olumsuz ve kara propagandalarla halkın kafasını karıştırmaya, olmayanı olmuş gibi göstermeye, birliği ve kardeşliği bozmaya yönelik akıl almaz oyunlar içine girildi! Ama millet bunu yutmadı, yutmuyor ve yutmayacak!

Seçimi; çalışanlar, ter dökenler, samimi olanlar, halkın değerlerine önem verenler, halkı adam yerine koyanlar, gerçek Türkiye sevdalıları, ülke davasına gönül veren gönüllüler kazandı! Her zaman böyle olur!

Size Konya’dan örnek vereyim; malum son miting Konya’da yapıldı. O kadar çok insan vardı ki! Sıcağa rağmen; Başbakanı görebilmek, konuşmalarından yararlanabilmek, daha önemlisi O’nun, dik duruş, kararlı, sözünün eri, ülke için yorulmak nedir bilmeyen performansa sahip oluşuna olan sevgi ve hayran kitlesi meydanlara sığmadı!

Konya teşkilatı; 541.000, Ahmet Davutoğlu imzalı mektup gönderdi halka. Halka ulaşabilmek, mitinge çekebilmek için daha başka yöntemler uygulandı! Bu, her siyasi partinin tabiatına uygun bir çalışmadır. Ama atlayamayacağımız bir husus var; sevgi!

Mektup deyip geçmeyin! Mektuplar, sevgi köprüsü kurar! Mektuplar, fikir değiştirtir! İşte bunun bir örneği Konya’da yaşanmış. AK PARTİ İl Başkanı Sayın Ahmet Sorgun, 13 Ağustos 2014 günü yaptığı basın toplantısında anlattı; emekli bir öğretmen, oy kullanmayacağını, sandığa gitmeyeceğini kafasına koymuş. Ancak sayın Ahmet Davutoğlu imzalı mektubu alınca fikrini değiştirmiş! Şöyle demiş; “bizim Ahmet mektup göndermiş! Oyumu kullanacağım!” sevgiye giden yollardan biridir mektup!    

“AK PARTİ’yi seviniz, Başbakana hayran olunuz…” diyen yok. Kimseye;  “illa iktidar partisine oy vereceksin” gibi bir dayatma da söz konusu değil. Öyleyse bu sevgi neyin nesi? Başbakanın kaşı gözü mü? Boyu endamı mı? Neden halk; CHP, MHP, SP, BBP, BTP…ve diğerlerine şans vermiyor? Evet bu partilerin de seveni var ama yeterli mi? Özellikle uyguladıkları siyaset halkın hoşuna gitmiyor! CHP’de kazan kaynamaya başladı! Yakında diğerlerinde de muhalif çıkışlar olacaktır! Halkı inandıramıyorlar! Halka, ne hizmet yapacaklarını söylemiyorlar, söyleyemiyorlar!   

2010 referandumunda ülkemiz, % 58 ile büyük bir destek verdi! 2011 Genel seçimlerinde % 50 olarak oy aldı! 2014 yerel seçimlerinde alınan oy oranı; %45.5! Bütün engellemelere, bütün ayak oyunlarına, bütün yurtdışı kışkırtmalara rağmen bu başarıyı gösterdi! Bunun bir anlamı olmalı!               

Türkiye değişimden geçiyor! Türkiye tabuları yıkıyor! Türkiye’de vesayet sistemi sona eriyor! “Demokratik Açılım”ı bazıları anlayamadı! Belki de anlamak istemedi veya işine gelmedi. Çünkü bu kavramı ortaya atan; Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ’ydi! Demokratik Açılım ile; terör sonlandırılacak, yılardır gündemde olan; “Kürt-Laz, Çerkes, Abaza, Sünni- Alevi…” ayırımı bitecek, özürlülere insanca yaşama hakkı verilecek yani pozitif ayırım yapılacak, Batı bölgelerinde olan her şey, Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde de olacak, İzmir ve İstanbul’daki öğrenciler ve halk, Hakkari’de, Mardin’de, Siirt’te… de aynı hakları elde edecek!

HDP Genel Başkanı Selahaddin Demirtaş’ın, Cumhurbaşkanlığına aday oluşu, “Demokratik Açılım”ın canlı bir örneğidir! Demek ki; herkes, her şartı tutan, bu ülkede aday olabiliyor ve seçilebiliyor! Bunun yolunu açanlara halkımız teveccüh etmez mi? Şöyle bir söz var, “kıskanma ne olur, çalış senin de olur.”