Bugün; 19 Nisan 2024, Cuma
Kazım Öztürk
Metni küçült
Kazım Öztürk
ÖZTÜRKÇE
Kendi Ellerinizle Kendinizi Tehlikeye Atmayın
Tarih : 2014.10.21  13:25:45
İnsanların birtakım gerçekleri göz ardı etmek ve bunun sonucunda kendilerini avutmak için kullandıkları bazı savunma mekanizmaları vardır. Bunlardan biri ve belki de en etkilisi insanın "kendi kendini kandırması"dır. Bunun için Kur’an; “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” buyurur. Yüce Rabbimiz, biz kullarına yol gösterici olarak indirdiği mübarek Kuran'da, insanın yaratılış amacını bildirmiştir. Bu amaç, insanın kendisini yaratan ve yaşatan Rabbimiz'e kulluk etmesidir. Allah bir Kur’an ayetinde bu amacı şöyle bildirir: “Cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zariyat suresi, 56) Buna rağmen bazı insanlar bu varolma amacını unutarak, başka amaçlar edinebilmektedirler. Allah'ı razı etmek için yapmaları gereken ibadet ve güzel davranışları hatırladıklarındaysa, bu sorumluluktan kaçmak ya da hatalı olduklarını bildikleri halde vicdanlarını rahatlatmak için kendilerini türlü telkin ve bahanelerle kandırma yoluna giderler. İnsanlar hangi bahanelerle kendilerini kandırırlar? İnsanların kendi kendilerini kandırma bahaneleri, aslında şeytanın onları Allah'ın yolundan döndürebilmek, Allah'ın emrettiği ibadetleri yerine getirmelerine ve Kuran'da bildirilen üstün ahlakı yaşamalarına engel olmak için kullandığı telkinlerdir. İşte şeytanın bu telkinlerinin etkisinde kalmış insanların tutumlarından bazı örnekler: "Haberim yoktu, bilmiyordum" diyebileceğini zannedenler. Her insan Allah'ın varlığını, yaratılış amacını, O'na nasıl kulluk etmesi gerektiğini düşünüp anlayabilecek bir bilince ve vicdana sahiptir. Nitekim kendileri için en hayati olan bu konuları düşünmeyen insanlar, menfaatleriyle ilgili bir konuyu gayet iyi düflünüp hesaplayabilirler. Örnek olarak, ticari bir iş söz konusu olduğunda paralarını nasıl değerlendireceklerini çok iyi bilirler; bu konudaki her aşamayı ayrıntısıyla düşünürler. Veya kendi çıkarlarının olduğu işlerdeki en zor problemlerin üstesinden gelebilirler; her detay için ayrı bir tedbir düşünebilirler. Ahirette "düşünemedim", "akledemedim" gibi mazeretler -Allah'ın dilemesi dışında- kabul görmeyecektir. Allah Kuran'da insanları, hesap gününün "zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar sağlamayacağı gün..." olduğuna dair uyarmıştır. (Mümin suresi, 52) "Biliyordum, ama ortam ve şartlar müsaade etmedi" diyerek kendini kandıranlar. Bazı insanlar sürekli olarak içinde bulundukları şartları bahane ederler. Okul yollarında ayrı, iş hayatında ayrı, evlenince, çocukları olunca ayrı bahaneler ileri sürerler. Din ahlakını yaşamaya samimi niyetleri olmadığı için çeflitli konuları ibadetlerini yerine getirmelerine engel olarak görürler. Öne sürdükleri engellerden en başta gelenleri de müsait zamanlarının olmaması ve şartların uygun olmaması iddiasıdır. Oysa günlük hayatları içinde insanlar pek çok işe rahatlıkla zaman ayırırlar. Özellikle bir çıkarları söz konusu olduğunda, gerekirse başka isteklerinden fedakarlık eder, ama yine de o iş için gereken zamanı ayarlarlar. Ancak insanların geneline bakıldığında ibadetler konusunda aynı kararlılığı göstermedikleri görülür. "Namaz kılmak istiyorum, ama hiç zaman bulamıyorum", "işlerim çok yoğun, ibadete vakit ayıramıyorum" gibi veya "öfkelenmek istemiyorum, ama ortam çok stresli", “şartlar beni böyle davranmaya zorladı” benzeri bahaneler öne süren pek çok kişi görmüşsünüzdür. Bu insanlar genellikle Kuran ahlakını yaşama konusunda samimiyetsiz bir yaklaşım içindedirler. Allah, dünyada kendilerini kandırarak, öne sürdükleri mazeretlerin kabul edileceğini zanneden ve bu yüzden ibadetlerini yerine getirmeyen veya sürekli erteleyen insanların ahirette karşılaşacağı durumu bize şöyle bildirmiştir: “İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.” (Kıyame suresi, 13-15) Nasıl olsa Allah beni affeder" diyerek kendilerini kandıranlar. insanların çoğu Allah'ın varlığını bilir ve kabul ederler ama O'nun kudretini gereği gibi takdir edemezler. Yanılgıya düştükleri konu Allah'ın varlığı değil, Allah'ın sıfatlarıdır. Örnek, Allah'ın kullarına karşı çok lütufkar, bağışlayıcı ve merhametli olduğunu düşünürler de, inkarcılardan intikam alan, onlara azap eden, kahreden sıfatlarını düşünmeye pek yanaşmazlar. Allah korkusu olmayan, yaptıklarının karşılığında ceza göreceğine inanmayan bir insan her türlü kötülüğü, zulmü rahatlıkla yapabilir. Allah'ın yasakladığı, haram kıldığı her türlü suçu işleyip, sonra da "nasıl olsa Allah affeder" gibi gerçeklerden uzak sapkın bir düşünceye kapılabilir. İşte bu yüzden şeytan insanlara hep bu yönden yaklaşır ve insanların kendilerini "nasıl olsa affedilirim" düşüncesiyle kandırmalarını teşvik eder. 
Bu makale toplam 241 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi