Bugün; 24 Nisan 2024, Çarşamba
Kazım Öztürk
Metni küçült
Kazım Öztürk
ÖZTÜRKÇE
Çocukluğumdaki Konya hatıraları (II)
Tarih : 2016.12.28  09:49:29

kazim_ozturk2016@mynet.com

Aymanas (Aya Mannis veya Aya Manos), Osmanlı döneminde bir köydür. Manosya isimli bir Hıristiyanın isminden dolayı bu semte; “Aymanas” adı verilmiştir. “Manosya” olarak da söylenir. Semt, Büyük Aymanas ve Küçük Aymanas olarak ikiye ayrılmaktaydı. Halk;

-“Aymanas” ismi,“Ayminas” isimli bir gayri Müslimden dolayı bu ismi almış” diyor.

Aymanos, XV. Yüzyılda Konya’ya bağlı bir köydür. Ahalisi, XVI. Yüzyılda, öşürden muaf olmak için Konya merkezine göç etti. Bu nedenle Aymanos, Konya’nın sayfiyesi haline geldi. Nitekim XVIII. Yüzyılda bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yöre idi. Sonradan Konya ile birleşerek bir semt haline gelmiştir.

Küçük Aymanas; Kalfalar Mahallesi olarak isimlendi. Hacı kaymak Camiinin ilerisinde yol ikiye ayrılır. Sağdaki yoldan Hasan Köy’e gidilir. Bizim ev, Mithat Paşa İlkokulunun Karşısına denk geliyordu. Hasan köy; bugün mahalle olmuştur.

Bendeniz; kerpiçten, iki katlı, Önünde seki, avlu ve küçük bir bahçesi olan evde dünyaya geldim. Arka tarafta; büyük bir üzüm bağı ve meyve ağaçları bulunuyordu.

Evin önündeki seki, yaz aylarında sulanır, cilalanır, çiçeklere bakım yapılır ve kahvaltılar, yemekler burada yenirdi. Seki önündeki bölümde; vita yağı, Ayçiçek yağı, süt tozu tenekelerinden yapılan çiçek saksılarında; zambak, sümbül, kadife, akşamsefası, kuş ağzı, yıldız, reyhan, hercai…çiçekleri vardı. Hepsi ayrı kokar ve insana başka bir huzur verirdi. 

Sekinin önünde genişçe meyve bahçesi, arkasında da üzüm bağı vardı. Meyve bahçesi; elma, armut, dut, erik, kayısı, ayva, ceviz, şeftali… ağaçları ile donatılmıştı. Üzüm bağlarının arkasında sebze bahçesi vardı. Sebze bahçesinde; salatalık, domates, mısır, biber, kabak, fasulye, nohut, bakla… yetiştiriliyor, ev halkının nafakası sağlanıyordu.

Üzümlere alaca düştüğü andan itibaren omcaların arasına girer, ara sıra olan alacalı üzümleri yerdim. Ne kadar erkenden yese de, o kadar büyük olan bağın üzümlerinin bitmesi mümkün değildi.

Akranlarım; Kalfaların Mehmet ve Tahir, Kalaycıların İbrahim, Abdullah, Çıpracıların Mustafa, Detselilerin Mehmet, Yunus, Ali, Söğütlü Dudu’nun; Süleyman, Veysel ile; saklambaç, birdir bir, uzun eşek, körebe, fotmiş, beş taş, dokuz taş, çelik çomak, bezirganbaşı, evcilik, çember çevirme, seksek, ip atlama, harmanbiş, topaç, telden araba, …oyunları oynar, akşamlara kadar eve girmezdi. Oyun bitince, yorgun, bitkin ama hayatlarından memnun vaziyette eve gelirdik.

Telden araba yapmaya bayılırdım. Aymanas, kerpiç evleri, toz yolları, bağlık bahçelik yerleriyle insana huzur veriyordu. Şehrin gürültüsünden uzak, her şeyin doğal şekilde yetiştirilip yendiği ve tüketildiği huzur mekânıydı!

Bir ev ki, çiçeklerle bezenmiş!

Etrafına; ıhlamurlar, begonyalar dizilmiş.

Dağdağa gitmiş, kirli hava süzülmüş;

Toprak yeşil, dağlar yeşil, su yeşil...

Toprağa, yeşile hasret kalan bir nesil!

Orman, her varlığa hayat verir, can verir,

Tek ağaç bile olsa insana heyecan verir!

Evler sanallaştı, duygular paha etmiyor,

Bahçeler harap oldu, çiçekler bitmiyor,

Gülleri küstürdük, bülbüller ötmüyor!

Betonlar arasına yapay güller kondurduk,

Ruhları mumyaladık, fikirleri dondurduk! 

Bu makale toplam 97 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi