Bugün; 19 Nisan 2024, Cuma
Kazım Öztürk
Metni küçült
Kazım Öztürk
ÖZTÜRKÇE
Dikenler arasında güllere gülümseyebilmek
Tarih : 2021.01.15  22:09:39

İnsan hayata geldiği andan itibaren, çeşitli olaylarla karşılaşır. Bunlar, olumlu olduğu gibi olumsuz da olur. Olaylara bakış önemlidir. İnsanlara bakan göz değerlidir. İyi bakan iyi görür. Onun için; “Allah güzeldir, güzeli sever” denmiştir.

Olaylara bakarken, meseleleri tahlil ederken, insanlara yaklaşım sergilerken; daima iyi yönünü görmeye çalışmak, pozitif yaklaşım sergilemek, iyimser olmak... zorundayız. İslam’da; “hüsnü niyet” , “Hüsnü zan”…gibi tabirler kullanılır. Sık sık şu ifadelerle karşılaşırız; “niyet hayır, akıbet hayır”, “hayır dile, hayır gelsin başına”, “Amel-i salih” de; Rabbimizin değer verdiği, Kur’an’da sıkça övdüğü güzel ve iyi davranışlardır.

Temiz, güzel, iyi doğal; çirkin, kötü, fena yapaydır. Sevgi, mutluluk, gülümsemek, veren el olmak, yardımseverlik, dostluk, kardeşlik, birlikte hareket, barış insanın yaratılışının özü; nefret, sevgisizlik, somurtkanlık, bencillik, yardım yapmamak, düşmanlık, kin, ayrılık, tefrika.... yapaydır, insanın tabiatına uygun değildir.

Allah’ın; merhameti, öfkesini geçmiştir. Yani; merhameti çok, öfkesi oldukça azdır. Onun için Kur’an’da, Cennet; çoğul olarak Cennetler şeklinde, cehennem de tekil olarak Cehennem olarak belirtilir.

Kimse, karanlıktan, öfkeden, kızgınlıktan, kavgadan haz almaz. İnsanlar, güzele, güzelliğe, sevgiye, saygıya, hoş görüye koşarlar. Yarısına kadar boş bardak yerine, yarısına kadar dolu bardak demeye kendimizi alıştırmalıyız. İyimserlik, insana pozitif enerji verir. Pozitif enerji de, etrafımıza bakış açımızı değiştirir. Allah, güller içinde diken yaratmış diye üzüleceğimize, dikenler arasında ne güzel güller yaratmış diye sevinemez miyiz? Hep karanlık diye umutsuz olacağımıza, karanlıklardan sonra sabahın da olabileceğine kendimizi niçin alıştırmayalım? Niçin kendimize böyle bir olumlu çizgi çizmeyelim?

İnsanları dinleriz: adeta bir dokun, bin ah işit cinsinden hep yakınmalar, hep şikayetler duyarız. Ama şunu düşünmeyiz; acaba ben ne yapabilirim? Benim görevim nedir? Benim bu hususta veya bu konudaki sorumluluğum nedir? Ne kadardır? Daima aynaya bakıp, kendimizi görmemiz iyi olmaz mı? Şikayetle bir yere varılmaz. Bizim mutlaka bir şeyler yapmamız şarttır. Çinli bir düşünür şöyle der: “Karanlığa küfretme, bir mum da sen yak”. Evet, niçin olumsuzluklara bakıp da, karamsarlığa düşüyoruz? Neden karanlığı aydınlatmak için çare olmuyoruz? Halbuki çare biziz, sizsiniz, hepimiziz...

Sabahleyin kalktığımız zaman: “Bu gün hava ne kadar güzel, güneş ne güzel gülüyor, parklarda, bahçelerde kuşlar ne güzel cıvıldaşıyor, çocuklar ne kadar da güzel koşup oynuyor...” dememiz çok mu zor? Yolda giderken bir yaşlıya, bir muhtaca yardım etmek, karşımıza gelene güler yüzle selam verip almak ve halini sormak.... bunlar para istemez. Parasız yardımlardır.

Hz. Âdem, yaratılır yaratılmaz Cennete kondu. Bir ara yanıldı ama sonra pişmanlığını ortaya koydu ve yine sonunda cennete girdi. Bizim ilk ve son durağımız cennettir. Niçin cennetimizi cehenneme çeviriyoruz? Buna hakkımız var mı? Zira özümüzde iyilik var. O bakımdan her doğan İslam fıtratı üzere yaratılmıştır denmiştir. Kur’an, tamamen iyimserliği, güzellik sergilemeyi tavsiye eder. “Allah Hz. Musa’ya: “Ey Musa, Firavun’a tatlı söyle, iyi söyle belki inanır”, “Niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, “Başkalarının tanrısına sövme, o da senin Allah’ına sövmesin”, “Kim zerre miktarı iyilik yaparsa onu görür. Kim zerre miktarı kötülük yaparsa onu görür”, “İslam, güzel ahlaktır”....

Hepimiz insanız öyle değil mi? Hepimiz, Hz. Âdem’in çocuklarıyız. Hz. Âdem ise topraktandır. İyilik, güler yüz, tatlı dil güneş gibi; buzları eritir, karanlığı gündüze çevirir. Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur. Herkesin bir meziyeti, bir özelliği mevcuttur. Önemli olan o meziyet ve özellikleri ortaya çıkartmaya çalışmak. Başkalarının kusurlarını, hatalarını söylemeye kalkarsak, bizim de kusur ve hatalarımızı söylerler ki, o zaman dost bulamayız. Hz. Mevlana: “Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır” demiştir. Yunus da:

 

“Elif okuduk ötürü

Pazar eyledik götürü

Yaratılanı severiz

Yaratandan ötürü”

 

diyerek, iyimserliğin, pozitif yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu vurgulamışlardır.

Sevgi mi istiyoruz? Başkalarının bize saygılı olmasını mı arzuluyoruz? Bize değer verilmesinden memnunluk mu duyuyoruz?.. o zaman biz başkalarına karşı; sevgi ve saygıda kusur etmeyeceğiz, biz başkalarına değer vereceğiz, kusurları örteceğiz, oto kontrole tabi tutacağız kendimizi. Atalarımız: “Önce can, sonra canan” derken buna parmak basmak istemişlerdir.

 

Bu makale toplam 129 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi