Bugün; 29 Mart 2024, Cuma
Kazım Öztürk
Metni küçült
Kazım Öztürk
ÖZTÜRKÇE
Aynalı dede
Tarih : 2021.04.06  23:07:39

Bir mezarlık. Yıllanmış büyük ağaçlar. Terk edilmiş kabirler. Ölü kokusu saçan otlar. İrili ufaklı mezar taşları. Kim bilir kimlere ait? Mezar taşlarının üstünde nefis “Osmanlı Türkçesi” ile yazılmış ifadeler. Hepsi bir şeyler anlatıyor. Mezarlıkta ilerlerken gözünüze bir kulübe ilişiyor. Önce terk edilmiş sanıyorsunuz kulübeyi. Kırık dökük kapısını iteleyince içeriden, eski püskü elbiseli bir adam karşınıza dikiliyor.

Elli yaşlarında olduğu tahmin edilen bu adamın başında yeşil bir takke, ayna parçaları, tenekeler ve değişik renkte yamalarla süslenmiş cübbe içinde. Bu durumuna bakıp gülmemek mümkün değil. Elbisesi döküm saçım ama bakışları latif, sevecen, huzur veren, cana can katan tipte. Çehresindeki donukluk, yıpranmışlık, sözlerinde yok. Konuşmasıyla giyimi tam bir tezat tekil ediyor.

Şaşırıyorsunuz. Bu şaşkınlık içinde sizi, ciddiyetle ve ahenkli bir sesle;

-“Safa geldiniz nurum” diyerek kulübesine çağırıyor. İçeri girince kulübesinden çıkardığı bir hasır parçasını yere seriyor sizin oturmanız için. Kulübe sahibi, içerideki bir başka odadan çömlek getiriyor mangal hizmeti görmesi için. Tekrar giriyor odaya. Bu sefer eski bir kahve kutusu, bir cezve, iki fincan, bir ibrik, bir tütün tabakası ve birkaç tane kutu çıkarıyor. Kuru otlar ve çöplerle yaktığı ateşe cezveyi sürüyor.

Tekrar;

-“Safa geldiniz nurum, nasılsınız? İyisiniz iyisiniz” diyor.

İsminiz ne diye soruyor kulübe misafiri.

-“Benim adım çoktur. Her yerde bir isim ve sıfatla anılırım. Üzerimdeki aynalardan dolayı buralarda bana “Aynalı Dede” derler. Ama sen istersen “Adem baba” de” diyor.

  Kulübe misafiri;

-“Azizim, kemal sahiplerinden olduğunuz meydanda. Böyleyken kemalinizi bu garip kıyafet altında gizlemenizin sebebini anlamıyorum” diyor.

Aynalı Dedenin cevabı;

-“herkes süse meraklıdır. Herkes çok para harcayarak türlü elbiseler yaptırıyor. Ben de, bu çeşit elbiseden zevk duyarım.” Oluyor. Devamında kulübe misafirine;

-“Kim bilir şimdiye kadar kaç hayvan yükü kitap okumuşsundur. Pekiyi ne anladın? Bu kitaplar sende ne gibi değişiklikler yaptı? Hiç, değil mi?” diye sorar.

Bu konuşması bittikten sonra Davudi sesiyle şöyle der;

“Bu fena mülküne ibretle nazar kıl, ey can,

Gafleti eyle heba, halî değildir meydan,

Hani Sultan Süleyman, hani İskender han?

Sad hezar ömrü sürur ile geçir, sen her an,

Ne güle, bülbüle bakî, a gözüm bağ-ı cihan,

Kime yar oldu, muradınca felek-i devr-i zaman?”  

 

Bu makale toplam 225 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi