Bugün; 20 Nisan 2024, Cumartesi
Emrah Savsar
Metni küçült
Emrah Savsar
Çevreye hizmet ibadettir
Tarih : 2015.10.07  23:41:19

Hepimizin ortak geleceği olan çevrenin korunması, geliştirilmesi ve her türlü çevre kirliliğinin azaltılması ve önlenmesi devletin olduğu kadar bütün vatandaşlarımızın da yasal ödevidir. TC Anayasasının 56. Maddesinde  bu  husus açıkça belirtilmiştir. Bu  konu bizim için yasal görev olmasının yanı sıra aynı zamanda da kulluk görevimizdir.

Biz biliyoruz ki, Yüce Allah(c.c), kainatı bir denge üzerine kurmuştur. Bu husus Rahman suresi 7 ve 8. ayette  mealen “O göğü yükseltmiştir; dengeyi koymuştur. Artık dengeye tecavüz etmeyin. Dengeyi doğru tutun, Dengeyi bozmayın “şeklinde belirtilmektedir. İnsanın kainattaki bu dengeyi bozmaması için yaratılan her şeye -sadece insanlara değil- diğer canlılara,hayvanlara, bitkilere, doğaya, havaya, suya, toprağa, kısacası çevreye sahip çıkması gerekir.

Elhamdülillah Müslüman’ım diyebilen herkes bilir ki, İnsan ölünce, üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i cariye, Faydalı ilmi eser bırakmak veya ona dua ve istiğfar edecek Salih evlat. (Bir hadis-i şerif meali/ Müslim)

Şimdi kendi kendimize bir muhasebe yapalım: Herkes İslam’a faydalı ilmi bir eser yazamaz, evladımızın da gelecekte hayırlı olacağının garantisi yok. Sadece sadaka-ı cariye yani hayır hasenat işleri ile uğraşmak, hayır yapmak kendi elimizde.

Peki Sadaka-i Cariye ne demektir? “Öldükten sonra da, amel defterimize sevap yazdıran sadakadır. Sadaka-i cariye,  cami, çeşme, yol yapmak, ağaç dikmek, kamuya yararlı işlerle uğraşmak, kalıcı eser bırakmak gibi insanlara faydası dokunan her çeşit iyi işlerdir”.

Bu açıdan  baktığımızda yaratılanı yaratandan dolayı sevmek ve korumak, bütün canlıların yaşaması için gerekli olan havanın, suyun temiz tutulması, içecek su temini, vatan toprağının korunması, nebatatın ve hayvanların korunması, ağaç dikmek, çöplerimizi rastgele atmamak, israf etmemek, etrafı rahatsız etmemek, gürültü yapmamak vb çevremizi korumak, çevremizi temiz tutmak da bir çeşit sadaka-ı cariyedir.

 Yine biliyoruz ki; Kul hakkına dair bir Hadisi kudside, "Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin" buyrulmuştur. Şimdi soruyorum sizlere:

Pis ve zehirli atık suyu dereye veya açık alana boşaltmak, balıkları öldürmek veya dere kenarında otlatan hayvanları zehirlemek,  çöp konteynırların etrafına rastgele attığımız atıkların kokuşmasından ve mikrop üretmesinden sokakta oynayan çocukların enfeksiyon kapmasına sebep olmak, kışın kötü ve kalitesiz kömür kullanarak bacadan çıkan dumanlarla veya aracının bozuk egzozundan çıkan siyah dumanlarla havayı kirletmek ve bu havayı soluyanları zehirlemek;  yetişmesi onlarca yıl alan ormanlarımızı yakmak, yeşil dokuyu yok etmek , kul hakkına girmez mi?

Üstelik bu hakların helalleşme imkanı da yoktur. O halde çevre hakkı  aynı zamanda bir çeşit kul hakkı değil midir?

Gerçekten inanan ve yüreğinde vatan sevgisi, çevre sevgisi, doğa sevgisi, toprak sevgisi, yeşil yaprak sevgisi, ay yıldızlı bayrak sevgisi, en önemlisi insan sevgisinin bir ifadesi olarak yaratılanı yaratandan dolayı seven ve koruyan insan, çevreye hizmet etmenin hazzı ile Cenab-ı hakka bir adım daha yaklaşmaz mı?

 Hz Mevlana’nın Hoşgörüsünün hakim olduğu huzurun başkenti Konya’da yaşayan vatandaşlarımızın çevre koruma hususunda bir ibadet aşkıyla daha fazla özen göstermeleri gerekmez mi? Kalın sağlıcakla.

Bu makale toplam 290 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi