Artık, ev ortamında ancak giyilebilecek mahrem elbiselerle insanların sokağa çıkmaya başladıklarını görüyorum.
Caddede-sokakta, çarşıda-pazarda gözümüze öyle kıyafetler çarpıyor ki, sanırsınız yataktan yeni kalkmış, gelmiş!
"Coronavirüs"ten hiç ders almamış gibiyiz.
Biliyorum, şöyle diyenler mutlaka çıkacaktır:
"Sen de bakmayıver kardeşim! Onların kıyafeti seni ne ilgilendiriyor ki! İnsanlar özgür, istedikleri gibi giyinirler!"
İlk bakışta bu savunma haklı gibi gözükebilir, lakin benim bu konuyla ilgilenmem ve kaygılanmamda bazı gerekçeler bulunuyor.
Bir kere "bakma kardeşim" sözüne itirazım var. Neden mi?
Çünkü, önümü, arkamı, sağımı, solumu, kısaca etrafımı görmek zorundayım. Gözü kapalı yürüyemem ki!
Ya ben birine çarparım, ya da biri bana...
Bir yere takılıp düşmem de mümkün, etrafa zarar vermem de...
Öyleyse, gözümü açık tutmak, etrafa bakmak zorundayım.
Ben de zaten gözüme çarpan görüntülerden bahsediyorum.
Yoksa, dönüp dönüp ısrarla birilerine bakmam elbette doğru değil.
Bu, zaten inancımda da yasaklanmış rahatsız edici bir bakıştır. Ancak, göze çarpan zorunlu ilk bakışta sakınca veya günah yoktur, bu bir.
İkincisi, söz konusu edilen kitle, benim kardeşlerimdir.
"Kardeşlerim" diyorum, müslüman oldukları için.
Bunların her biri, benim vatandaşım, komşum, akrabam, mesai arkadaşım vs... Yani, hepsi müslüman olduklarını kendileri de söyleyen kardeşlerim.
Yıllarca yurtdışında bulundum.
Hiçbir zaman oradaki insanlar için böyle bir kaygım olmadı.
Çünkü onlar gayr-ı müslimdi!
Ya Hıristiyan, ya Yahudi, ya Budist, ya Ateist!
Ama burdakiler öyle mi?
Öldüklerinde cenazesi camiye getirilen ve müslüman mezarlığına gömülen insanlar bunlar! Genç, yaşlı, kadın, erkek fark etmez, hepsi kardeşim.
İkinci gerekçem de bu.
Eğer ben, bunları gündeme getirmez, gerekli uyarılarda bulunmazsam, yarın hesap gününde Rabbim bana: "Niçin bildiğin halde benim ayetlerimi hatırlatmadın?" sorusunu yönelttiği zaman, bir mazeretim olsun diyedir. "Uyardım, söyledim, yazdım ya Rabbi!" diyebilmem içindir.
Buraya, konuyla ilgili onlarca ayet ve hadis yazabilirim ama sözü uzatmamak için tek bir ayet hatırlatmasıyla yetineyim. Zaten bu ayetin fayda vermediği kişiye, on değil, yüzlece ayet-hadis getirsem yine fayda vermeyecektir.
Rabbim aşağıdaki açıklamalı ayetinde buyuruyor ki:
"Ey Âdemoğulları!
Size, hem MAHREM yerlerinizi ÖRTECEK ve hem de güzel görünmenizi sağlayacak GİYSİLER üretebilmeniz için gereken bilgi, yetenek ve hammaddeyi BAHŞETTİK. Öyleyse, küfür ve zulüm sistemlerinin en belirgin alâmeti ve temel dayanağı olan, toplumda her türlü fuhşiyyatın, sapık ilişkilerin ve cinsel sömürünün yaygınlaşmasına yol açan ÇIPLAKLIK KÜLTÜRÜNDEN UZAK DURUN!
Namus, iffet ve ahlâk gibi yüce değerleri pekiştirerek toplumsal çözülmenin ve yozlaşmanın önüne geçen, ayrıca sizi sıcaktan ve soğuktan koruyan elbiselerle daha zarîf, daha güzel göründüğünüzü unutmayın!
Fakat bu arada kalp ve ruh güzelliğini ihmal etmeyin! Zira EN GÜZEL ELBİSE, kötülüklerden titizlikle kaçınarak dürüst ve erdemli bir insan olmak anlamına gelen TAKVÂ elbisesidir.
İşte bunlar, Allah’ın âyetlerindendir, o halde, bu mesajı insanlara ulaştırın ki, düşünüp öğüt alsınlar."
(A'raf suresi, Ayet:26)
Bu ayeti iyi okuyalım, bir daha okuyalım. Gerekirse daha geniş bilgi için tefsirlere bakalım. O zaman Allah'ın mesajını daha iyi anlayacağız.
Dikkat ederseniz bu ayette hitap, Ademoğulları'nın tamamınadır, sadece Müslüman'lara değil!
Biz, önce Müslümanlar olarak gereğini yapalım ki, Ademoğulları da bizi örnek alıp gereğini yapsınlar!
Özellikle, anne-babalar, nine-dedeler, yenge-amcalar, hala-dayılar ve kardeşler... hepimize büyük görevler düşüyor.
Uyaralım, Allah'ın ayetlerini topluma ulaştıralım. Belki, düşünüp öğüt alanlar bulunur. Bizler sadece vesileyiz, kalpler Allah'ın elindedir.
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım :
Genç Online Türkiye'nin En iyi 1
oyunlar1 sitesi
