Covid 19 isimli korona virüs bu günlerde bütün hızıyla yayılmaya ve can almaya devam ediyor.

2019 un Aralık ayında Çin’de başlayan, tüm dünyaya yayılarak Mart ayında da ülkemize gelen bu virüs bir anda tüm şehirlerimize yayıldı.

Uzmanlar ve yetkililer o tarihlerde, yaz geldiği ve sıcaklar arttığı zaman virüsün etkisini kaybedeceğini ancak sonbahardan itibaren ikinci bir dalga beklenebileceğini söylediler.

Geldiğimiz noktada hiç de öyle olmadı. Tam tersine sıcakların en fazla olduğu Ağustos ayının başından itibaren virüs yükselişe geçti.

Hem de ne yükseliş. Bu, ikinci dalga falan değil, doğrudan ölüm dalgası oldu.

Konya’da gerek çevremizden gerekse sosyal medyadan aldığımız haberlere göre her gün 8-10 kişi hayatını kaybetmektedir.

Tabi gelinen bu durumdan birinci derecede sorumlu olanlar, tedbirlere uymayanlardır.

Maalesef halkımız gereken tedbirlere uymamakta, maskeyi gerektiği şekilde kullanmamakta, mesafeye riayet etmemektedir.

Bu konuda sürekli yazıyorum ama anlamıyorlar, anlamıyorlar.

Yazsam faydası yok, yazmasam gönül razı değil. Daha ne yapmamız gerekir bilemiyorum.

Bunun yanında kendisinin virüs taşıdığını bilerek veya bilmeyerek aramızda dolaşan çok sayıda insan var maalesef.

Tabi bilmeyenlere sözümüz yok ama kendisinin pozitif olduğunu bile bile karantinaya uymadan dışarda gezenlere söylenecek çok sözümüz var. Hep söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz.

Yeni normal hayat kapsamı içinde düğünlere müsaade edildiği zaman diliminde, düğünlerin kalabalıklarla yapılmasına müsaade edilmemesi, bilhassa Konya Pilavının yasaklanması gerektiğini hem köşe yazılarımda hem de sosyal medyada defalarca yazmıştım.

Ama bu önerime hiç kimse kulak asmadı.

Gerek düğünler ve düğün yemeği, gerekse piknikler alabildiğince kalabalıklar halinde icra edildi ve sonu çok kötü oldu.

Bunda da halkımız kadar yetkililerimizin de sorumluluğu olduğunu belirtmem gerekiyor.

Şimdi yeni kararlar alınıyor. Beklediğimiz ama gecikmiş tedbirlere başvuruluyor.

Artık halkımızın da kendini toparlaması ve tedbirlere tam riayet etmesi gerekiyor. Aksi halde bu virüs bitmez. Yayılmaya ve can almaya devam eder.

Virüsten bir an önce kurtulmanın yolu tedbirlere tam uymaktan geçer. Defalarca yazdığım gibi her şey bizim elimizde. Virüsten kurtulmak istiyorsak maske, mesafe, temizlik kurallarını eksiksiz uygulayacağız. Bu kadar basit…

Son günlerde yakın çevremizden çok kayıplarımız oldu.

Nevzat Arabacı, Kâmil Yaylalı, Hüseyin Şimşek hocalarımız, Hüseyin Pekyatırmacı ve Hüseyin Adil Küçükböğrü ağabeylerim, Musa Kâzım Acar amcam, henüz 46 yaşında olmasına rağmen Çumra Belediye Başkanı Halit Oflaz kardeşim ve daha nice canlar kaybettik.

Bunların yanında yakın çevremizden çok sayıda kişi ya hastanede ya da evinde bu illetle mücadele ediyor.

Bu illet genç – yaşlı dinlemiyor. Musallat olduğunu ya götürüyor veya ağır hastalığa duçar ediyor.

Bu sebeple son derece dikkat etmeye ve tedbirlere önem vermeye mecburuz.

Adam maske ve mesafeye dikkat etmiyor. Her yere tedbirsiz girip çıkıyor. Topluluklarda bulunuyor. Düğün, piknik geziyor. Niye böyle davrandığı sorulunca "Bir şey olmaz, Allah korur" diyor.

Yahu be adam; Allah sana kendini korumak için akıl vermiş, fikir vermiş, beyin vermiş, idrak, iz'an  vermiş. Gerekli her türlü organ ve her türlü imkânla donatmış.

Sen bu nimetleri ve imkânları kullanmıyorsun, aklını - fikrini hayra işletmiyorsun, gerekli tedbiri almıyorsun, sonra kalkıp "Allah korur" diyorsun.

Allah senin koruma memurun mu be adam?

Şayet gerek kendimizin gerekse başkalarının hastalanmasına veya ölümüne sebep olmak istemiyorsak gereken tedbirlere tam riayet etmeye mecburuz.

Zor bir dönemden, çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde hepimize büyük görev düşüyor. Kim bu görevde bile bile sorumsuzluk veya ihmal gösterirse Allah'ın azabı onların üstünedir.

Maske, mesafe ve temizliğe riayet etmeyenler, bu dünyada değilse bile ahirette cinayete sebep olmaktan yargılanacaklar ve cezaları ağır olacaktır.

"EY RABBİM; İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLERİN İŞLEDİKLERİ YÜZÜNDEN BİZİ HELÂK EDECEK MİSİN?" (Araf 155)

Rabbim en kısa zamanda bu illeti başımızdan defetsin,  ümmeti Muhammedi ve tüm insanlığı bir an önce selamete çıkarsın, felaha ulaştırsın İnşaAllah…

Yazımı son günlerdeki olumsuz gelişmeler üzerine yazdığım şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

GÖÇ MÜ VAR? 

Korona illeti çok can alıyor,
Ebedî âleme toplu göç mü var?
Burgusu, zıpkını ile dalıyor,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Tedbirler eksikse ordu getirir,
Birer birer değil toptan götürür,
Bir eve girerse tümden batırır,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Bu ara Konya'yı tedbirsiz gördü,
Her yeri, herkesi kuşattı sardı,
Kimi buldu ise yatırdı, serdi,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Yüzbinlerce insan illeti kaptı,
Bunların çoğu da hayattan koptu,
Konya bu konuda liderlik yaptı,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Durmuyor ölümler, peş peşe gelir,
Hoca hacı demez ne canlar alır,
Geride çok mahzun gönüller kalır,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Bu kadar çok ölüm görmedik ki hiç,
Bu kadar kedere girmedik ki hiç,
Ecele bu kadar ermedik ki hiç,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Vücuda girince yıkıma başlar,
Üç beş gün içinde bedeni tuşlar,
Beraber giderler evlatlar, eşler,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Ne büyük belaymış bu başımıza,
Zehir kattı bizim her aşımıza,
Gördük ki gelince bu yaşımıza,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Salih Sedat virüs hep can yakıyor,
Öldüren dikeni kalbe çakıyor,
Gözyaşları durmaz kanlı akıyor,
Ebedi âleme toplu göç mü var?
Salih Sedat Ersöz