Amerikalı ünlü eğitim kuramcısı John Dewey (D.1859-Ö.1952)insan doğasındaki en derin duygunun ‘’önemli olma’’ isteği olduğunu söyler. Tekil bir duyguya öncelik vermek onu diğer duygulardan koparma tehlikesi taşıdığı için kabul etmek zorunda değiliz. Örneğin sevmek veya sevilmek bazen ‘’önemli olma’’nın bir parçası değil belki ‘’önemli olmayı’’var eden duygudur. Sevilen bir varlık aynı zamanda önemlidir; ama her önemli varlık sevilmeyebilir. Bir tıp profesörlüğü önemlidir de; bu sıfatı taşıyan birisi sevilmeyebilir. İki değerden birini seçmek zorunda kalsam hangisini tercih ederim sorusuna vereceğimiz cevap aynı zamanda derin duygunun hangisi olduğunun da cevabı olacaktır..
SigmundFreud da, her yaptığımız eylemde iki sebep arıyordu. Ya cinsellik ya da büyük olma duygusu. Cinsel güdüyü bir tarafa bırakırsanız ‘’büyük olma duygusu’’Dewey’in ‘’önemli olma’’ duygusuyla yumurta ikizidir; ikisi de değerini toplumdan aldığı için. Çünkü her iki düşünüre göre kime ve neye göre önemli ve büyük olma arzumuzun ilahi bir kaynağı yoktur. Büyüklüğün kriterini kim koyarsa derecelendirme de ona ait olacağına göre birey hiç Allah’la bağlantı kurmadan(!) önemli olmak veya büyük olmak için çabalayıp duracaktır. Firavun ve Nemrut’ta böyle bir fark için öldüler zaten.
Yanlış anlaşılmasın; insanda önemli olma ve büyük olma duygularının varlığını inkâr etmiyoruz ama yerine konulmasını istiyoruz. Farklı olmak uğruna aklın standardını zorlamak anormalleşmektir. Amerikalı katil Dilinger, bir çiftlikte polis tarafından kuşatılınca ‘’size zarar vermek istemiyorum, bırakın beni, çünkü ben Dilinger’im’’ diye bağırıyordu. Yani ben farklıyım ve önemliyim öyleyse adam öldürmem neden yanlış olsun demekten başka bir anlamı yok bu davranışın.
Kendisini, farklı veya önemli olma duygusunun öznesi kabul eden insan, bu uğurda o kadar gerekçe üretir ki, bu gerekçelerin yanlış ve yalan olanları bile evrensel doğru olur onun için. Nüremberg’de, çok sayıda Yahudi şahidin fırınlara yakın oldukları halde ceset yakma olayına şahit olmadıklarını söylemesine rağmen 1945 de Budapeşte kumandanı olan Sovyet Yahudisi Sussmanovics, gazeteci Gizellas Molinary’e ‘’Alman temerküz kamplarında Yahudiler katlediliyor. Burada asker tüfeğini, yazar kalemini atmış mezarların üzerinde(muhtemelen hiç olmayan yakılmış Yahudi cesetlerini kast ediyor) altın alıp satıyor; ben de bir Yahudiyim ve öfke doluyum’’ derken Dilinger psikolojisi ile söylersek binlerce Almanı ı öldürmeye hakkımız var çünkü biz Yahudi’yiz demek istiyordu.
İnsan farklı olduğunun farkındadır tamam burada sorun yok ama bu farklılığı neden kendisindenmiş gibi kasılıyor onu anlamakta zorlanıyorum. Hz. Ali(R.A.) ‘’başlangıcın bir damla meni, sonun da belli ki leş, ikisinin ortasında Allah’ın verdiği nimetlerin hamallığını yapıyorsun; neyine gururlanıyorsun’’ derken bir ölçü koymuştur önemli olmak için. Nedir o? Büyüklenmek senin değil Allah’ın hakkıdır, dikkat et. Çünkü farkı yaratan O’dur sen değil. Selamlar.
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım :
Genç Online Türkiye'nin En iyi 1
oyunlar1 sitesi