28 Ocak 1986 tarihinde, Challanger Uzay Mekiği, adlı uzay gemisi ateşlendikten 73 saniye sonra infilak ederek 7 astronotun ve mekiğin parçaları Atlantik Okyanusu'na yağdı.

Tarihte buna benzer hadiseler hep olagelmiştir.

“Asla batmayacağı” hatta “tanrının dahi bu gemiyi batırmaktan aciz olduğu” iddiasıyla yapılan ve denize indirilen lüks yolcu gemisi Titanic, 10 Nisan 1912’de 2 bin 224 yolcu ve mürettebatıyla,  New York’a gitmek üzere İngiltere’nin Southampton kentinden yola çıktıktan dört gün sonra yani 15 Nisan 1912’de bir buz dağına çarpıp Kuzey Atlantik’in sularına gömülmüştü.

Kazada 1500’den fazla kişi yaşamını yitirmiş, bunlardan bazıları buz gibi soğuk sularda donarak can vermişti. Gemide sadece 1178 kişiye yetecek kadar filika bulunuyordu. Birkaç saat sonra kaza yerine ulaşan Carpathia gemisi 710 kişiyi kurtarmıştı.

Çok sayıda romana ve filme konu olan Titanik’in enkazı, 1985’te Newfoundland bölgesinin 645 kilometre açığında deniz bilimci Robert Ballard tarafından bulunmuştu. 1987-2004 yıllarında yapılan dalışlarda batıktan çok sayıda eşya çıkarılmıştı.”

Buz dağına çarparak batan ve 1514 kişinin ölümüne neden olan Titanic’in enkazını göstermek için turistik amaçla kullanılan Ocean Gate firmasına ait denizaltı araçlarından biri, 18 Haziran 2023 tarihinde Atlas Okyanusu’nda kaybolmuştu. İçindeki beş kişiyle birlikte Titanic’e ulaşmadan infilak ettiği ve cesetlere dahi ulaşılamayacağı bilgileri dolaşıyor ajanslarda...

“İngiltere-Fransız işbirliği ile üretilen sesten hızlı Concorde uçakları, 30 yıllık tarihinde sadece 16 tane üretildi. Concorde uçakları, “hatalı üretim” gerekçesiyle 25 Temmuz 2000'de üretimine son verildi.  Paris Charles de Gaulle Havaalanı'ndan kalkışından 1.5 dk sonra geçirdiği kaza sonrası Concorde uçuşları da durduruldu. Kazada 113 kişi hayatını kaybetmişti.”

2022 yılında Giresun’da lunaparktaki hızlı tren, raylardan çıkıp bir kişi hayatını kaybetmiş. “Bu olaylar hep ülkemizde olan olaylar” diye alışılagelmiş, basmakalıp düşünceler içinde dolaşırken, biraz önce izlediğim haberlerde “İsveç’te bir lunaparkta hızlı trenin raylardan çıktığı ve bir kişinin hayatını kaybettiği” ile ilgili haber ilişti gözüme. Neymiş? Demek ki “sürekli olarak, İsveç, Finlandiya ve Danimarka kadar olamadık” gibi ne coğrafi ne tarihi ne ekonomik ne sosyal ne kültürel olarak hiçbir benzerliği olmayan, eşit şartları bulunmayan ülkeleri  göklere çıkarmak, ülkemizi ise hep yerden yere vurmak, akıl karı ve mantıklı bir iş değilmiş. Bakın orada da lunaparkta hızlı tren raylardan çıkıyor ve insanlar ölebiliyor. Keşke dünyanın hiçbir yerinde bir tek insan kazalar nedeniyle ölmese...

Bakın, “Akdeniz’de, Avrupa ülkelerinin hegemonyası dahilinde olan denizlerde bir gemi batıyor, 500 kişi ölüyor ama sadece beş adet, Titanic Turisti kadar esamileri okunmuyor” diyerek bu vahim katliamı da yazımızın arasına sıkıştırmış olalım.

Ne diyorduk bu tür kazalar ve olaylar için? Evet, ihmal olabilir. 'Bilim cehaleti' de yaşanmış olabilir.

Ama bu olaylar ilmi araştırmaları hiçbir şekilde aksatmaz, üstelik geleceğe yönelik tecrübeler elde edildiği için ilmi çalışmalara katkı bile sunabilir.

Son yaşanan denizaltı olayı üzerine 22 Temmuz 2004 yılında Pamukova'da yaşanan hızlandırılmış tren faciası geldi aklıma. Bu olayda tam 41 vatandaşımız vefat etmişti.  Allah onlara rahmet eylesin. Bu olay üzerinden, yoğun bir şekilde siyasi propaganda yapıldığını hepimiz hatırlıyoruz.

“Bugün, yüksek hızlı trenlerimizin Anadolu’yu bir ağ gibi sarmaya başlamış olmasını, bu ağır bedeli ödemiş olmamıza mı borçluyuz acaba?” diye bir soru aklıma gelmiyor da değil.

Keşke her başarı, bedel ödenmeksizin elde edilebilseydi...

Bu cennet vatanı kurmak için on binlerce insanimizi şehit vermedik mi? Demek ki “emeksiz yemek”, “külfetsiz nimet” olmuyormuş.

Bir de külfet ile nimet dengesini sağladık mı değmeyin keyfimize.

“Kurban bayramımız bu nimet külfet dengesinin sağlanması yolunda ilk adımın atılmasına vesile olsun inşallah” diyerek, Türk milletinin ve tüm İslam aleminin kurban bayramını tebrik ediyorum.