OZAN GÖZÜYLE
OZAN SÖZÜYLE
“Dünya güzel olsaydı,
Doğarken ağlamazdık.
Yaşarken temiz kalsaydık,
Ölürken yıkanmazdık”
N.F.
Sevgili dostlarım, yazımın başlığından da anlayacağınız gibi ben sadece sizlere tarihten bazı olayları hikâye edeceğim, sizler ölçüye, tartıya vurup kendinizce bir karar verin. Zira tarih bizler için bir ölçüdür, bir ışıktır.
Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Budin seferinden dönerken asker dar bir yerden geçmek zorunda kalır. Yola sığamayınca da yolun kenarındaki bağ ve bahçelerden geçer. Geçerken de istemeyerek köylülerin ürünleri zarar görür. Bahçe sahiplerinden bir köylü de bu durumu padişaha bildirmek ister ama bir türlü padişaha yaklaştırmazlar paşalar veya görevli askerler. Köylüde uzaktan elindeki değneği padişaha doğru fırlatır. Durumu gören Kanuni köylünün yanına getirilmesini emreder.
Köylü yanına getirilince sorar neden değnek fırlatıyorsun? Köylüde kendisiyle görüştürmediklerini, ürünlerinin çiğnendiğini, zararının ödenmesi gerektiğini padişaha çekinmeden söyler.
Kanuni: Zararın ödenmese ne yaparsın diye sorunca, köylünün verdiği cevap daha da etkili olur.
Eğer siz bakmazsanız benim davama sizi şikâyet erdim der.
Bunun üzerine Kanuni gülümser ve derki, Kanuni benim beni kime şikâyet edeceksin baba.
Köylü çekinmeden evet siz Kanunisiniz, bende zaten Kanuniyi kanuna şikayet edeceğim der.
Köylünün bu cevabı padişahı çok memnun eder ve köylülerin zararları tespit edilerek ödenir.
Yine Kanuni devrinde bir yaşlı ninenin evi hırsızlar tarafından soyulur. Padişahın kapısına dayanan yaşlı ninenin ısrarı padişaha haber verilince de huzura alınması emir olunur.
Padişah, yaşlı nineye hitaben ana söyle bakalım derdin nedir der. Yaşlı nine evinin soyulduğunu söyler.
Padişahın neler alınmış evinden diye sormasına karşılık nine, hiçbir şeyim kalmamış her şeyimi almış götürmüş der.
Yine Kanuni sorar sen evdemiydin? Yaşlı nine evdeydim sultan oğlum der.
Bu cevap üzerine padişah kızar ve bire ana evinin bütün eşyaları çalınırken sen nasıl duymadın, uyanmadın bu nasıl uyku der.
Yaşlı nine çekinmeden şöyle cevap verir: Biz padişahımızı uyanık bilirdik, demek ki sizde uyuyormuşsunuz!
Bir tane de Yavuz Sultan selim devrinden anlatalım.
Yavuz Sultan selim Edirne’ye giderken devrin Şeyhülislamı Zembilli Ali Efendi de uğurlayanlar arasındaydı. Dönerken elleri bağlı dört yüz kişiyi götürülürken gördü ve sordu. “Padişah ülkede ipek alınıp satılmasını yasaklamıştı, bunlarda bu yasağa uymamış yakalanmışlardı. İdam edileceklerdi.
Zembilli Ali efendi atına bindi ve yolda padişaha yetişti. At başı beraber giderlerken ipek alış verişinde bulunan bu dört yüz kişiye ceza verilmesinin doğru olmadığını söyledi.
Padişah bu itiraza kızdı ve Zembilli Ali efendiye saltanat işlerine karışmamasını din işlerine bakmasını söyledi. Emirlere karşı gelmenin bir kargaşa olduğunu ve memlekette padişahın sözü geçmese çökmesinin pek yakın olduğunu ekledi sözlerine.
Yine Şeyhülislam Zembilli, bunların karşı gelmediklerini hem de Osmanlı ülkesinde İpek Eminliğinin bulunmansın ticarete izin verildiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Bu konuşma üzerine Yavuz iyice hiddetlendi ve yine sen ahret işlerine bak saltana işlerine karışma diye azarladı.
Bunun üzerine Şeyhülislam bu da ahret işlerindendir karışmak da vazifemdir zira bu adamları idam ederseniz büyük vebali vardır diyerek selamda vermeden huzurdan ayrılır.
Daha sonra gazabını yenen padişah kararından vazgeçer ve Şeyhülislam Zembili Ali efendiyi mükâfatlandırır.
Dostlar, Kanuni zamanından bir olay daha hikâye edelim.
Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi, büyük âlim ve veli zat Yahya efendi vardı. Padişah çok bunaldığı zaman onunla hasbıhal ederdi.
Bir gün Osmanlı devletinin geleceği konusunda kafasın olumsuz düşünceler takılmış olacak ki cihan padişahı, sütkardeşi Yahya efendiye bir iki satır yazı ile Osmanlıların geleceğini ve bu büyük devletin nasıl yıkılabileceğini sormuş.
Gelen cevap sadece iki kelime padişahın yazmış olduğu yazının altına düşülmüş not.
“NEME GEREK”
Böyle bir cevap beklemeyen padişah alıngan ve kızgın bir hal üzere kalkar gider sütkardeşinin yanın ve sorar neden cevap vermediğini.
Yahya Efendi de cevap verdim ya sultanım der.
Eğer bir memlekette bir koyunu kurt değil de çoban yese, bunu bilenler hakikati söylemeseler; fakirlerin, muhtaçların, gariplerin feryadı göklere çıkıp bunları taşlardan başkası işitmese işte o zaman felaket başlar.
Cevabı dikkatle dinleyen cihan padişahının gözlerinden yaşlar akarken, “Yarabbi milletimizi böyle olmaktan koru” diye dua eder.
Evet, sevgili okuyucularım, bir zamanlar Van ilimizde halk isyan etmiş ayaklanmış. İsyanı bastırmak üzere Van’a giden devlet yetkilileri sordukları zaman, halkın verdiği cevap “Valimiz namaz kılmıyor” olmuş
İsyan edenlerinde namaz kılmadıklarını öğrenen devlet yetkilileri şu kanaate varırlar ve derler ki
“İNSANLAR DÜRÜST OLMASALAR DA BAŞINDAKİLERİ DÜRÜST GÖRMEK İSTERLER.”
Üstat Bedüzzaman Birinci Dünya savaşı sonrası Avrupadan gelen siyaset anlayışını ret eder. İttihat ve terakkicilere de karşı çıkar bu rağmen yeri geldiğinde de
Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antrik ile beraber Enver'e, Venizelos ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.
Sevgili dostlar, dinimizce her şey de olduğu gibi küslükte ve barışta da ifrat ve tefrit yanlış olur. Her ne kadar barış içinde olsakda bir gün küsebileceğimiz düşünerek bir mesafe koymalıyız. Her ne kadar küs olsak da bir gün barışabileceğimizi düşünerek yine bir mesafe koymalıyız.
Benden bu kadar gerisini siz düşünün ve bir ölçüye vurun.
AYARLI YÜRÜ
Nere gidersen git, ne yaparsan yap
Kıvrılıp bükülme ayarlı yürü
Ne karasız yürü ne yolundan sap
Her yana takılma ayarlı yürü
Ne çok ileri git ne geride kal
Oluştur kendine bir karalı hal
Esen rüzgârlara tedbirini al
Ters yana yıkılma ayarlı yürü
Bütçeyi dengele çok masraf katma
Bir gün tok gezerek bir ay aç yatma
Yorgan kısa ise ayak uzatma
Sonradan sıkılma ayarlı yürü
Dost ile birlik ol yürü kol kola
Tevekkül eyle ki sonu hayrola
Araştır soruştur öyle çık yola
Geriye çekilme ayarlı yürü
Ağaymış, paşaymış, beğmiş desinler
Ders almış ki boyun eğmiş desinler
Bir ustanın eli değmiş desinler
Sağlam ol sökülme ayarlı yürü
Ataroğlum ömrü harcama boşa
Elinde baltayı vurma ha taşa
Seveni küstürme beraber yaşa
Uzaktan bakılma ayarlı yürü