OZAN GÖZÜYLE
OZAN SÖZÜYLE
Erzurum’dan çıkarak hacca gitmek istedi
Kâbemiz beytullaha varıp yetmek istedi
Resulullah sevgisi onu düşürdü yola
Dostları uğurladı dedi uğurlar ola
İstanbul’a ulaşıp kervana katılacak
O zamanlar Hicaza böyle gidilir ancak
Erzurumdan katıldı İstanbul kervanına
Yolculukta ne gerek varsa aldı yanına
Yolculuk kolay değil bir sevdalı çabaydı
Bu kervanın gözdesi garip Habip babaydı
Günler geçti aradan İstanbula vardılar
Hacca gidecek olan o kervanı sordular
Ne yazık ki o kervan bir gün önce gitmişti
Hicazın yolculuğu başlamadan bitmişti
Ne yapsın Habip baba günlerdir yorgun argın
Kısmet değilmiş dedi niye olsun ki dargın
Dedi ki Habip baba durmadan gitmek olmaz
Bunca gönül dostunu görmeden gitmek olmaz
Öyle ise yıkanıp kirlerden arınmalı
Tozlardan temizlenip bir yerde barınmalı
Sorup soruşturarak güzel bir hamam buldu
Ama hamam sahibi dedi bu hamam doldu
Dedi gardaş ne olur bir garibe yer yok mu?
Ücretini veririz yoksa ücreti çok mu?
Hamamcı dedi olmaz içeriye alamam
Kellemi vurdurarak ben canımdan olamam
Vezirler vüzeralar kapattılar hamamı
Hamamda olacaklar vezirlerin tamamı
Dördüncü Murat sultan aman diyeyim aman
Onun vezirleri de Sultan gibi çok yaman
Habip baba yalvardı köşeye gizleneyim
Sesimi çıkartmadan hemen temizleneyim
Hamamcı da yumuşadı dedi sesin çıkmasın
Sesini duyan vezir senden yana bakmasın
Habip baba gizlendi bir karanlık köşeye
Kırık gönlü kavuştu sürur ile neşeye
Habip baba başladı yalnız kendi başına
Oturmak ona yasak sıcak göbek taşına
Hamamcı kapıdaydı bir garip daha geldi
Onun da yalvarışı sanki ciğeri deldi
O garip de diyordu aman hamamcı başı
Beni geri çevirme hele sen kaldır kaşı
Dudaklarım kurudu yalvarmaktan bıkarım
Birkaç tas dökünürüm hemen çabuk çıkarım
Onu da kıramadı hemen aldı içeri
Bu güzel garibanı çeviremedi geri
Dedi bak ha arkadaş şo köşeye gir hele
Ordaki ihtiyarla çıkarmayın velvele
Dedi sessiz yıkanın vezirler gelecekler
Çalacak söyleyecek güzelce eğlenecekler
Meğerki bu gariban dördüncü Murat imiş
Vezirler ne konuşur öğrenmeyi istemiş
Habip baba ne bilsin gariban sanmış onu
Görelim nere varır bu tanışmanın sonu
Demiş evlat dön hele kese atayım sana
Hizmet etmek isterim senin gibi insana
Bu teklif çok hoşuna gitmiş idi Sultanın
İlk defa karşılıksız edilmişti inanın
Hemen sırtını döndü sultan Habip babaya
Bir güzel cevap verdi bu sıcak merhabaya
Bu arada vezirler hamama gelmişlerdi
Çalgı çengi başlamış eğlenip gülmüşlerdi
Vezirler eğlenerek şarkılar söylüyordu
Hepsinde pürneşe gönlünü eğliyordu
Habip baba sultana kesesini atmıştı
Sultan da rahatlamış yüzükoyun yatmıştı
Sultan dedi ey baba sana borçlu kalamam
Bende sana atayım sonra borçlu kalamam
Bu sefer Habip baba yüzükoyun yatarken
Sultan demiş ki ona kesesini atarken
Gördün mü ey babalık vezirlerde neşeyi
Bize zorla verdiler bu karanlık köşeyi
Aslında şu Dünyada neşeyle dolmak varmış
Şu dördüncü Murada bir vezir olmak varmış
Duyunca bu sözleri Habip baba konuşmuş
Öyle büyük laf etmiş sanırsınız ki uçmuş
“Gerçek sultan yanında dördüncü murat ne ki
Sen esas ona yalvar dileğini ona de ki
“Kâinatta her şeye sana sevgi besletir
Dördüncü Murat hana sırtını keseletir”
Bu sözler Murat hanı tam beyninden vurmuştu
Murat han donmuş kalmış el ayağı durmuştu
Bize kalan bir ders var alabilsek ne mutlu
Büyük sultanın kulu olabilsek ne mutlu
Kâinat sultanına kulluk büyük erliktir
Kullara kul olmamak özgürlüktür hürlüktür