Bugün; 19 Nisan 2024, Cuma
Cemaleddin Sancar
Metni küçült
Cemaleddin Sancar
Paralel Devlet, Paralel Siyaset ve Din
Tarih : 2016.03.21  10:00:37

csancar55@hotmail.com

   Uzun bir başlık.Herbir cümle için bir kitap yazılabilir. Biz özellikle son zamanlarda alevlenen

   PARALELCİLİK üzerinde birkaç kelime yazmak istiyoruz. Umulur ki fayda verir.

   Kesin bir tarih belirtmemekle beraber, Cumhuriyetin kuruluşu sonrası; Türkiye'nin yönünü batıya çevirdiği tarihtir diyebiliriz. Bu tarihten sonra olumlu ve olumsuz şeyler olmuştur. Her iki durumdan da ders çıkarmamız gerekir. Hedefimiz olumlu tarafları artırmak,olumsuzları yoketmeye çalışmaktır.

   Ne acıdır ki, özellikle harf devrimi ile tarihinden,kültüründen hatta gerçek dininden koparılmış; bir başka ifade ile dün alim, bugün cahil olan kitleler oluşturulmuştur.

   Gün geçtikçe yeni harflerle yapılan eğitim okuma yazma oranını yükselttiğini gördük. Bu olumlu gelişme yanında esefle belirtelim ki; İslam Dinini sosyal hayattan dışlama hareketi daha etkin olmuştur. Bunun neticesinde genelde halk arasında, özelde bürokraside ahlakı ve vicdanı zorlayan nesiller ortaya çıktı.

   Talimatını Vahiy'den yani Kuranı Kerim ve Hadislerden almamış bu nesiller; adalette,ticarette ve beşeri ilişkileri ilgilendiren her alanda hak/hukuk ölçülerinde sınıfta kalmışlardır. Bu arada istisnalar kaideyi bozmaz ilkesini unutmamamız gerekir.

   Bu olumsuz durumları gören fedakar alimler Din'e sarılarak Kuran ve Sünnet terbiyesiyle eğitilen bir nesil yetiştirmeye çalıştılar. Farklı cemaatler adı altında ciddi uğraşlar verdiler. Bu cemaatlerin olumlu tarafı ağır bastığı için hep "Allah onlardan razı olsun" duası ile anıldılar. Çünkü onlar adil bir hakim,basiretli bir savcı,cesur bir asker,çalışkan bir öğretmen,dürüst bir tüccar, özetle hem dünya hayatını mamur edecek hem de Ahiret saadetini kazanacak erdemli bir müslüman yetiştirmek istediler. Şüphesiz bütün bu çalışmalar devletin selameti ve halkın huzuru için gerekliydi.

   Ne acıdır ki; bazı hoca ve cemaatlar hizmet adı altında rotayı yavaşça değiştirdiler. Gün geçtikçe halkın samimi desteğiyle yetiştirilen bu kıymetli nesiller birilerinin payandası haline getirilmek istendi. Başta siyasetten azami derecede uzak olduklarını insanlara duyuran bu cemaatın lideri, artık kapalı kapılar ardında siyaset yapmaya başladı. Taraftarlarına meşru olan devlet otoritesinden ziyade kendi otoritelerine karşı sorumlu olmalarının gerekli olduğunu ilan etti. İç siyasette Bülent Ecevit ile kalbi bir bağ ile bağlı olduğunu ifade ederken, dış siyasette de işgalci İsrail devletinin otorite olduğunu ilan etti. Artık meşru devlet otoritesi yerine şahıs otoritesi öne geçmişti. Devletin istikrarını bozan bu haraket "Paralel Devlet" adını aldı. İsabetli bir adlandırma olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu parelelcilik gün geçtikçe kendi devletine kafa tuttu. Gazetelerinde "Topyekün savaş" ifadesini kullanacak kadar şımardı. Ancak ne acıdır ki; bu paralel devlet anlayışı yalnız devleti sıkıntıya düşürmedi. Paralel aile, paralel kardeş/bacı,paralel hoca ve daha nice paraleller doğurdu. Bu zehirli tohumun daha nice zehirli meyve vereceğinden endişe ediyorum. Çünkü terörist devlet İsraili otorite tanıyıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve onu temsil eden hükümetini otorite tanımayan bu zehirli anlayış ateşle oynuyor. İstikrarımızı bozuyor. Aileleri parçalıyor. Müslümanları birbirine düşürüyor. Buna rağmen tevbe kapısı açıktır.Parelel lider tevbe/istiğfar ederek bu ümmetten özür dilemeli. Mümkünse samimi olan eski hizmetine dönmelidir. Veya yerinde oturup susmalıdır. " Allah'a ve ahiret gününe inanan ya faydalı olanı konuşsun veya sussun" hadisi bunu gerekli kılmaktadır.

   Kafirlerin ,zalimlerin ve her türlü terör şebekelerinin Türkiye'ye ve onun basiretli, cesur ve hakperest cumhurbaşkanına saldırdıkları bir dönemde onlarla aynı safta durmak hangi vicdanın eseridir? Meşru olmayan yollarla devleti ele geçirmeye çalışmak anarşiden başka ne getirebilir? Herhalde paralel lider bunu anlamayacak kadar anlayıştan uzak değildir.

   Türkiye Cumhuriyetinde siyaset yapmak anayasal bir haktır. Dolayısıyla paralel siyaset yapmak  makul bir yoldur. A partisi varsa ben de B partisi kuruyorum diyebilirsiniz. Ancak onun da ahlakı vardır. Komplolarla, kasetlerle veya başka yollarla bir siyasi parti bir başka siyasi partiyi yok etmek, zayıflatmak asla ahlaki değildir. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözü birileri tarafından siyaseten doğru kabul edilse bile, dini hiçbir dayanağı yoktur. "Bir millete olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin." Mealindeki ayeti kerime bunun en açık delilidir. Cumhurun reisine karşı neredeyse şeytan ile işbirliği yapacak dini veya siyasi bir anlayış erdemli bir müslümana yakışmaz.

   Dini liderler kavgacı değil barışçı olmak zorundadırlar. Çünkü Allah cc " Sulh/Barış daha hayırlıdır" buyuruyor. Pişmanlık duymak özür dilemek otoriteye karşı baş kaldıranın görevidir. Otorite başkaldırandan özür dilemez. Aksi takdirde otorite havada kalır. Bu da terörü doğurur. Terör de istikrarsızlık ve huzursuzluğu getirir. Afganistan, Irak, suriye ve bunlara benzer devletlerin hali bizim için ibret vesilesi olmayacak mı?

   Paralel devlet; paralel siyaset derken paralel din anlayışını da ortaya attı. İSLAM DİNİ bir iken, ibrahimi dinler adı altında üç semavi din ve güya aralarında olması gereken diyalog fitnesini alevlendirdi. Bütün peygamberlerin getirdikleri aynı inanç sistemini tahrif eden yahudilik ve hıristiyanlığa din payesini verdiler. Biraz daha ileri giderek Türk islamı, Arap islamı diye bir tasnif yapma cüretini gösterdiler. Bütün bu girişimler PAPA'nın gözüne girmek için miydi? bilemem!

   Haramlar, helaller bellidir. Örf ve adetler bile Kuran ve Sünnet ölçüsüne vurularak değerlendirilir. "Ilımlı İslam" safsatasını müslümanlara yutturma gayreti bi müfsitlik hareketidir. Ezan, çan ve gofar çalma bir arada olur mu? Muhammedsiz iman cennete ulaştırır mı? Heyhat! Ancak herkes dinini yaşarken başkasını kendi dini anlayışına zorlaması kabul edilemez. İslama davet irşad ile olur. İslam Dini ise barışı, adaleti, dürüstlüğü ve daha nice erdemleri emreden bir dindir.

   Din meşru otoriteye itaatı gerekli kılar. İstikrarı sarsıcı her eylemi yasaklar.

"Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." Enfal 46.

   Halkın seçtiği iktidar meşru otoritedir. Evet bu otorite mensupları Allahın koyduğu kurallara göre hareket etmeleri gerekir. Böyle bir idare şekli eksik veya hiç yoksa yeni nesil yetiştirerek hedefe ulaşılır. Kaba kuvvet ve benzeri meşru olmayan yollarla iktidarı ele geçirmek müslüman kanının akıtılmasına sebebiyet verir ki, din asla bunu kabul etmez.

   Şahsi ihtirastan kaynaklanan PARALELCİLİK fitnesi yalnız Türkiyenin değil aynı zamanda ÜMMETİN birliğine indirilen çok ağır bir darbedir. Bu darbeyi ancak doğruluk, adalet, dürüstlük, sabır ve her türlü erdemlilikler ortadan kaldırabilir. Allah'a emanet olunuz.

Bu makale toplam 8019 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi