1 Kasım’da yapılacak erken Genel Seçimleri dolayısıyla Ak Parti Genel Merkezi’nin YSK’ya verdiği Milletvekili Adayları listesinde, Konya cenahında fazla bir sürpriz yok. Tahmin ettiğimiz gibi yüzde 25-30 dolayında bir isim ve sıra değişikliği var, o kadar.

7 Haziran genel seçimlerinde 10. sıradan Meclis’e giren Rüveyde Gülseren Kozak Işık’ın yerine kendisi dürüstlüğü ile tanınan Ak Parti eski İl Başkanı Ahmet Sorgun, 4. sıradan Milletvekili Adayı olarak geldiğini gördük o kadar. Herhangi bir aksilik olmazsa 26. Dönem Konya Milletvekili olarak Meclis’e girecek. Şimdiden hayırlı olsun. Bunun yanı sıra 13. ve 14. sıralarda isim değişikliği var. Yeni isimler Mustafa Efe ve Ahmet Özdoğan.

Hemşehrimiz eski Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, Antalya’dan Mersin ilk sıraya kaydırılmış. Karaman’da ise herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Recep Konuk ve Recep Şeker’le “yola devam” ediliyor.

***

Bana göre, 1 Kasım’da da Konya’da pek bir değişiklik olmayacak. Ak Parti oylarını artırsa bile vekil sayısı yine değişmeyecek ve 11’de kalacak. MHP oylarını artırsa da milletvekili sayısı değişmeyecek. Mustafa Kalaycı ve Mustafa Sait Gönen milliyetçi-ülkücü oyları alarak TBMM’de yerlerini koruyacaklar. CHP, ikinci sıradaki milletvekili adayını sıralamada değiştirse de Mustafa Hüsnü Bozkurt, ilk sıradan Meclis’e tekrar girecek.

Genel anlamda bir değerlendirmede bulunmak için henüz erken sayılsa da, AK Parti oylarını 1-2 puan artırsa bile tek başına iktidar olup olamayacağı, vatandaşların sandığa gitme oranıyla ortaya çıkacak. Böyle bir ihtimal var gibi görünüyor. Çözüm Süreci’nde yara alan Ak Parti, 7 Haziran seçimlerinde bunun şokunu yaşamıştı. 1 Kasım seçimlerinde, 7 Haziran seçimlerindeki gibi bir netice çıkarsa; o zaman bütün partilerin, sandıktan hiç ders çıkarmadıkları gerçeğiyle birlikte nasıl bir koalisyon hükümeti kuracakları konusunda da, demokrasinin çıtasını yükseltmek açısından hiç umulmadık gelişmeler yaşanabilir.

***

Soru şu: 1 Kasım’da ne değişecek?

Ak Parti oylarını artırıp tek başına iktidar olabilecek mi?..

CHP ana muhalefet partisi olarak Türkiye’ye ve demokrasiye nasıl bir katkıda bulunacak?

MHP, Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’i partiden ihraç ederek ve Meral Akşener’i tekrar listeye koymayarak oylarını artırıp, PKK’nın Meclis’teki sözcüsü HDP karşısında nasıl bir mücadele verecek?

HDP, PKK’nın siyasi borazanı olarak oyları 2-3 puan düşse bile diline doladığı “barış” sakızını patlatıp ağzına yüzüne 1 Kasım’dan sonra nasıl bulaştıracak?. Devlet bundan böyle PKK’yı Oslo’da muhatap alıp müzakere görüşmeleri mi yapar, yoksa silahları bırakıncaya kadar neye malolursa olsun her türlü mücadeleye devam mı eder? Suruç’ta patlatılan bombayla birlikte bitirilen çözümsüzlük sürecindeki ikinci şık, yani silahla birlikte her türlü mücadele bize daha yakın görünmektedir. Yâni görünen o ki “müzakere” yerine “mücadele”ye devam edilecek.

Vatandaşa bir “kurtuluş reçetesi” olarak sunulan siyasi partilerin, emperyal kapitalist sistem, vurguncu ve hortumcu çarpık düzenle olan kavga ve mücadelelerinde samimi olup olmadıkları, senelerce “demokrasi” adı altında test edilmekte. Gelinen nokta; insan ve sistem sorunu olarak karşımıza çıkmakta. Küresel boyutta yaşanan ve global boyutta “hercümerc” bir şekilde büyüyerek medeniyetler değil, dinler çatışmasında “hilâl-haç mücadelesi”nde kazanan tarafın “batı” tarafı gibi göründüğü bir ortamda; İslâm Dünyası ve Müslümanların mevcut dağılmışlığı karşısında bir çıkış yolu olarak Türkiye’nin durumu ve konumu büyük önem kazanıyor.

AZİZİM DİYOR Kİ…

İnsanı idare etme sanatı olarak siyaseti ve devlet idarecilerini son derece yakından ilgilendiren küresel boyutta göçlerin yaşandığı bir dünyada; bizi yönetenler, göç olgusuna karşı sunacakları projeler bundan böyle daha belirleyici olarak gündemdeki yerini alacaktır.

Doğu’dan Batı’ya doğru başlayan göçler, nedenleri ve niçinleriyle birlikte bundan böyle daha çok Dünya ve Türkiye gündeminde yer almaya devam edecektir.