Bugün; 25 Nisan 2024, Perşembe
Salih Sedat ERSÖZ
Metni küçült
Salih Sedat ERSÖZ
Devrim’den TOGG’a
Tarih : 2022.11.03  12:27:00

Mehmed Zahid Kotku Hoca Efendi sohbetlerinde sık sık Müslümanların geri kalmışlıklarını dile getirir ve yerli imkânlarla sanayi tesisleri kurma ve işletmenin önemi ve gerekliliği üzerinde dururlardı.

Bir gün Mehmed Zahid Hoca Efendi, müridi olan Doç. Dr. Necmeddin Erbakan’a şöyle der: “Siz makine hocasısınız. Almanya’ya gidip oradaki sanayinin durumunu yakından incelediniz. Caminin önünde yabancı otomobilleri görünce çok üzülüyorum. İnsanlarımızın ekmek parası için yabancı diyarlara gitmesine üzülüyorum. Türkiye’de sanayinin ve ziraatın gelişmesi için öncelikle motor yapılması gerekir. Sizin gibi yetişmiş insanlarımız varken neden hâlâ dışarıya para verelim de motor, araba alalım? Önce motoru, sonra da kamyonu, traktörü, otomobili neden kendimiz üretmeyelim? Neden siz bu işe öncülük etmiyorsunuz?”  

Böylece Erbakan’ın kafasında motor üretme fikri oluşmaya, gelişmeye başlar. Bu sözlerle manevi önderinin kendisine bu görevi verdiğini düşünür. Hemen şirket kurar. İsmine de Gümüşhanevi Ahmet Ziyaüddin Efendinin ismi verilir. Gümüş Motor…

Mehmed Zahid Hoca Efendi ilk çekirdek sermaye olarak 1000 TL. verir ve 300 ortaklı olarak 6 milyon sermaye ile Tarımsal sulamada kullanılacak fabrika kurulmasına karar verilir. 1956’da Bayrampaşa’da fabrikanın temeli atılır. 1959 yılında üretim başlar, 1 Mart 1960 yılında da seri üretime geçilir. Açılışını Maliye Bakanı Hasan Polatkan yapar. Sadece Türkiye’nin değil, Balkanların bile en büyük motor fabrikası olan Gümüş Motorun yıllık kapasitesi 2500 adet dizel motoru, 1000 adet derin kuyu tulumbası, 50 bin piston, 20 bin silindir gömleği, 20 bin motor yatağı ve 1 milyon sekmandı. 300 personeli vardı ve 30 bin metrekarelik alanı kapsıyordu. Kapalı alanı 10 bin metre kareydi. Böylece Türkiye’de ilk yerli motor imal edilmişti.

Seri üretim başladıktan sonra dönemin Başbakanı Adnan Menderes, fabrikayı ziyaret eder. Bu ziyarette Erbakan yaptıklarını, yapmak istediklerini ve karşılaştıkları problemleri ayrıntısı ile Başbakan’a anlatır. Erbakan daha sonraları bunu çevresine gözleri dolarak şöyle anlatır: “Menderes, Allah rahmet eylesin, fabrikayı gezdikten ve anlattıklarımı dinledikten sonra bana dedi ki; “keşke sizi daha önce tanısaydım. Ben yıllarca makine ve teçhizat üretmek, motor üretmek için ne zaman rapor istesem bana hep ‘Efendim bizim bunları üretebilecek ne bilgi birikimimiz, ne kabiliyetimiz mevcuttur’ diye cevap vermişlerdir. Ama şimdi anlaşılıyor ki bu işin ardında da birçok oyunlar dönüyormuş yazık.”

Ancak Gümüş Motor, Pazar cephesinden gelen ekonomik saldırı ile karşı karşıya kalır. Gümüş Motor seri üretime geçmeden önce ithal motorlar piyasada, 7 bin liraya satılıyordu. Gümüş Motor üretime başlar başlamaz önce 5 bin liraya indirdiler. Zira Gümüş Motor, ithal motordan daha kaliteli olmasına rağmen 5 bin liraya satılıyordu. Yabancılar, bununla yetinmediler bu defa 4 bin liraya düşürdüler. Gümüş Motor da fiyatını 3500 lira yaptı. Yıllar sonra Erbakan şöyle diyecekti: “Motor fiyatının bu civarda oluşacağını daha fazla indirimin yıkıcı etki yapacağını hesap etmiştik. Bu rekabet sayesinde piyasadaki motorların fiyatları yarı yarıya ucuzlayacak, böylece sanayicinin eli rahatlayacaktı.”

Erbakan böyle düşünüyordu ama rakiplerin yani yabancıların hedefi Erbakan’ı yok etmek, onu batırmaktı. Madem ki Erbakan şeftali üretiminden, motor üretimine geçmiştir. Öyleyse cezalandırılmalı, yok edilmeliydi. İşte bu düşünce içinde ithal motor fiyatını 2500 liraya düşürdüler. Gümüş Motor’un bu rekabete dayanması mümkün değildi. Bu dönemler, Erbakan’ın fabrikanın bazı giderlerini bazen maaşından bazen de borçlanarak karşıladığı zor dönemlerdi. Bu rekabet fabrikanın durumunu zora soktu. Hisse senetleri düşmeye başladı. Gümüş Motor ortakları hisselerini bir bir satmaya başladılar. Satılan hisseleri Türkiye Şeker Şirketi el altından topluyordu. Buna rağmen Gümüş Motor Fabrikası uzun yıllar varlığını sürdürdü. Darbe dönemi olduğu için devletten de ciddi bir katkı alamıyordu.

Gümüş Motoru zorlayan bir sebep de ülkede o yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar daha doğrusu etkisi uzun yıllar süren ve üst üste gelen ekonomik krizler olmuştur. Bu krizlerden önce 1 dolar 280 kuruş iken bir anda 900 kuruşa yükselmiştir. %300 ü aşan bir devalüasyon yaşanmıştır. Aynı zamanda sıkı para politikası uygulanmıştır. Bunlar üreticiyi zor durumda bırakmıştır.

Doçent Dr. Necmeddin Erbakan, bir yandan Gümüş Motorla ilgileniyor, bir yandan da her yerde seri konferanslar vererek konunun önemini anlatıyordu. Motor üretimi, otomobil üretimi, sanayileşme diyerek bunlara alışık olmayan bir kitleye yepyeni ufuklar açıyordu. “Türkiye’nin Sanayileşme Davası” başlığı ile ülkenin her yerinde konferanslar veriyordu. 

Bu arada Türkiye Şeker Şirketi topladığı hisseler ile Gümüş Motor’un %51 ine sahip oldu ve Erbakan’ı yönetimden uzaklaştırdılar. O da izinli olarak ayrıldığı İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) hocalığına geri döndü. Sonu zoraki bir ayrılıkla neticelenmişti ama Erbakan, Türkiye’nin yerli motor üretebileceğini ispatlamıştı. Erbakan’ın ayrılmasından sonra şirketin ismi Pancar Motor olarak değiştirildi. Uzun süre motor üretimini sürdürdü. 2012 yılında kapandı.

Devrim Otomobili Üretimi

Türkiye’de Gümüş Motor adıyla ilk motor üretimini gerçekleştiren İTÜ’nün genç doçenti Necmettin Erbakan bir anda tüm dikkatleri üzerinde topladı. Seri Konferanslar dönemi başlamıştı. 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresine davet edildi. Burada yaptığı konuşmada motor üretimini nasıl gerçekleştirdiğini anlattı ve Gümüş Motor’un imalatlarını gösterdi. “şimdi hedef yerli otomobil imal etmektir” dedi. Toplantıda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’de vardı ve konuşmadan çok etkilenmişti.

Prof. Dr. Nevzat Kor’un bu konuda verdiği bilgi şöyle: “Bizim İslâmi bilgimizin artmasında, şuurlanmamızda, Anadolu halkının kalkınma projelerinin ortaya çıkarılmasında Erbakan Hocamızın çok büyük emekleri ve katkıları oldu. Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi, sanayileşme konularında çok emek verdi. 1960 darbesi sırasında Türkiye’nin sanayileşmesi, motor imali, araba imali konusunda sık sık basın toplantısı yapıyor, konferanslar veriyordu. Bir gün benim de katıldığım bir konferansta otomobil imali nasıl olabilir konusunu işledi. Orada üst düzey bir asker de vardı. Çok dikkatle dinledi. Sonra Hoca’yı Ankara’ya davet ettiler. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’de bizzat kendisi Hoca’yı dinlemiş ve görüşmeye davet etmiş. Görüşmelerinde Cumhurbaşkanı, Hoca’ya; “Seni Sanayi Bakanı yapalım, hedefini orada gerçekleştir” demiş ve emir vermiş. Bunu duyan Milli Birlik Komitesindeki masonik zümre derhal devreye girip  “bu gericidir” gibi sözlerle Cumhurbaşkanını vazgeçirdiler. O zamanki hâkim zümrenin, Memleketin kalkınması gibi bir meseleleri yok. Onların meselesi, Türkiye halkı cahil kalsın, bu ülkeye Müslümanlık gelmesin. Biz onları sömürelim idi.” 

Prof. Dr. Nevzat Kor şöyle devam ediyor: “Erbakan Hoca’nın Sanayi Bakanı yapılmasına masonlar engel oldu. Ama üst düzey askerler Gümüş Motoru gezerler ve kendilerine konferans verilmesini isterler. Bunun üzerine Erbakan Hoca, içinde paşaların da bulunduğu 200 subaya konferans verir. Erbakan Hoca’nın konuşmasından çok etkilenen Paşalar,  onun yapabiliriz dediği yerli otomobil konusunda fikir yürütmüşler. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in de onayı ile Devlet Demir Yolları’nın Eskişehir’deki fabrikasında yapılabilir diye karar verilmiş. Böylece çalışma başladı. Erbakan Hoca’da istişare ve kontrol için görevli idi. Zaman zaman gider çalışmaları yönlendirirdi. Sonunda otomobil çıktı ama benzin koyma unutulmuş diye basit bir sebeple engellendi. Burada maksat, Müslüman adam bunu yaptı denmesin. Bütün işler böyle oldu.”  

Nevzat Kor hocanın açıkladığı gibi Erbakan’a Sanayi Bakanlığı teklif edilmişti. Bu teklifin yapılmasında etkili olan kişi Yüksek İslâm Enstitüsü hocalarından Sabri Sözer idi. Sabri Sözer’in Milli Birlik Komitesi üyesi Yarbay Mehmet Özgüneş ile arası iyiydi. Özgüneş ile Yüzbaşı Numan Esin, Sabri beyi ziyaret ederek iki konu da yardımcı olmasını istediler. Birincisi TSK içinde din bilgisinin nasıl ve kim tarafından verileceği, ikinci olarak yeni hükümette yer alacak milliyetçi münevver kişilerin bulunması idi.

Burada Erbakan’ın ismi gündeme geldi.  Sabri bey, Mehmet Özgüneş’i, Erbakan’ın evine getirdi. Uzun süren bir görüşme yaptılar. Özgüneş, konuyu hem Cumhurbaşkanına hem MBK’ne ileteceğini söyledi. Konu buralara intikal ettirildi. Cumhurbaşkanı Gürsel, Erbakan’ı davet etti. Kendisini Sanayi Kongresinde de dinlemişti. Erbakan görüşmeye çok sayıda dosyalarla geldi. Hem Gümüş Motorla hem de üretilmesini planladığı yerli otomobille ilgili görüşlerini aktardı. Bu arada askerlere de brifing vermişti. Cumhurbaşkanı çok etkilendi ve Sanayi Bakanlığı teklifini yaptı. Ancak hemen araya giren masonlar, Erbakan yerine Şahap Kocatopçu’yu bakan yaptırdılar.  Erbakan’ın dinine bağlı olduğunu bildikleri için engellemişlerdi.

Bu gelişmelerden anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Erbakan’ı Sanayi Bakanı yapamadı ama yerli otomobil üretimi düşüncesinden de vazgeçmedi. Erbakan, 1961 Mart’ta, MBK üyelerine ve Bakanlar Kuruluna brifingler verdi. Bakanlar Kurulu brifingi saat 09.30 da başlamış, 13.20 de bitmişti. 1961 Mayısında Otomotiv Kongresi toplandı ve karar verildi. Eskişehir’de bulunan TCDD CER atölyesi yetkilileri ve 20 kişilik mühendis grubuna görev verildi. Erbakan’a da kontrol ve yönlendirme görevi verilen bu üretim için süre 4,5 aydı. (16 Haziran 1961 – 29 Ekim 1961 arası)

Üretimine karar verilen yerli otomobil konusunda fikir ve gayret tamamen Erbakan’a has olmasına rağmen masonlar yine yapacağını yapmış, Erbakan’a tam yetki verilmesine mani olmuşlardır.

Devrim otomobilinin imalatı sırasında CER atölyesinde usta olarak çalışmış olan Emin Gürcan’ın şu açıklamaları da ilginç: “Bu otomobillerim imali sırasında ben de torna ve freze makinalarında parça imalatında çalıştım. Sık sık bir adam gelirdi. Bizi kontrol eder ve ne yapacağımızı anlatırdı. Sonra bu kişinin Necmeddin Erbakan olduğunu öğrendik. İki adet otomobil imal ettik. Trenle Ankara’ya gönderdik. Benzin konulması unutulmuş dediler. Bence bu bahaneydi. Bu otomobillerin Türkiye’de üretilmesini istemeyenlerin bir oyunu idi. Askerliğimi yapıp geldiğimde beni CER atölyesinin arşiv kısmına verdiler. 1968 – 1969 yıllarında Devrim otomobillerinin bütün teknik resimlerini, projelerini ve bütün dokümanlarını yakarak imha ettirdiler. Buna ben şahidim.”

Benzin unutulma olarak tarihe geçen olayın aslı unutulma değil doldurulan benzinin kasıtlı boşaltılmasıydı. Bu olay Türkiye düşmanlarının eline büyük bir koz verir. Ertesi günkü gazetelerde REZALET,  DEVRİM YOLDA KALDI, DEVRİM YÜRÜMEDİ başlıkları vardı. Alaya alanlar, biz demedik mi yapılamaz diyenler ön plana çıkıyor, otomobil üretiminden hiç bahsedilmiyordu. Gazetelerin bu başlıkları etkili oluyor, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere destek verenlerin hepsi desteğini çekiyor ve DEVRİM yarı yolda bırakılıyordu. Necmeddin Erbakan’ın fikri, kontrolü ve yönlendirmesi ile 20 vatansever mühendis gece gündüz çalışarak olmazı oldurdular ve Türkiye’nin ilk yerli otomobili olan Devrim’i 4,5 ayda ürettiler. Türkiye’nin bir çivi bile üretmesini istemeyen dış güç­ler ile iç­teki sömürü ve sermaye çevreleri, Erbakan`ın üst üste gelen bu başarıları karşısında çılgına dönmüşlerdi. Erbakan’ın sömürücü güçlerle savaşı işte böyle başladı.

Yerli otomobil fikrini geliştirip Türkiye’nin gündemine taşıyan kişi o zamanki ünvanlıyla Doç. Dr. Necmettin Erbakan’dır. Bu fikri Çankaya Köşkü’ndeki bir brifingde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e kabul ettiren ve dolayısıyla Devrim otomobilinin yapılmasına vesile olan da odur.

Aslında Erbakan’ın bazı itirazları vardı. Şöyle ki; Cumhurbaşkanı Gürsel ilk yerli otomobil numunelerinin imali için Haziran ayında talimat vermiş ve bu işin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine kadar bitirilmesini istemiştir. Erbakan’a göre bu vazifenin üç-dört ayda bihakkın yerine getirilmesi mümkün değildi. Birkaç “maket” üretilebilirdi tabii; fakat asıl mesele olan seri üretime elverişli dört başı mamur bir yerli otomobilin yapılabilmesi için daha fazla zamana ve bu vazifenin tevdi edildiği Devlet Demiryolları kadrolarının sahip olmadığı bir otomobil ihtisasına ihtiyaç vardı.

Erbakan daha sonraki yıllarda şunları söyledi: “Eskişehir Cer Atölyesinde çok kısa sürede insanüstü gayret sarf ederek meydana getirilen iki otomobil, iki özellik taşımaktadır. Birincisi, bizde otomobil yapılamaz diyenlere güzel bir cevaptır. İkincisi, bu işi yapacaklara cesaret vermiştir. Zira otomobil süt sağma makinesi veya dikiş makinesi değil, can makinesidir. Emniyet ister. Bizim on aydır üzerinde çalıştığımız dava başkadır. Biz binanın maketini yaparak övünmek yerine aslını meydana getirmek gayretinde idik. Aslı dediğim şey seri imalattır.”

Özet olarak; Devrim otomobili Necmettin Erbakan sayesinde yapılmıştır. İş tam yetki ile Erbakan'a verilseydi daha iyi bir otomobil yapılacak ve seri üretimine geçilecekti. Yönetmen Tolga Örnek, 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla yapılan ve Devrim diye adlandırılan ilk yerli otomobilin hikâyesini beyazperdeye aktarmıştı. Filmde, yerli otomobil davasının öncüsü olarak bilinen Necmettin Erbakan’dan hiç söz edilmemiştir. Yapımcı şirket “Tarihi kayıtlarda Erbakan'ın adına rastlayamadık” diye bir savunma yapmıştır. Bunun üzerine konu Erbakan Hocaya sorulduğunda, “Bunlar ya çok cahil ya da gerçekleri göremeyecek kadar körler” demiştir.

Aradan 61 yıl geçtikten sonra Erbakan Hocamızın talebesi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerli otomobil üretimini gerçekleştirdi. TOGG adı verilen otomobilin banttan indirilme töreninde Cumhurbaşkanının şu sözü zihinlere kazındı: “Devrim otomobilini engellediler ama devrin otomobili olan TOGG’u engelleyemediler, engellemeyecekler.”

Doğruları destekleyen, yanlışları eleştiren bir yapımız var hamdolsun. Bunu yaparken ölçümüz elbette inandığımız manevi değerlerdir. Bu değerlerimize uygun olanın yanında, değerlerimize uygun olmayanın karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz.

Ülkemizin büyüyüp gelişmesi için İHA, SİHA gibi savunma silahları konusunda büyük atılım yapılmasının önünü açan ve her türlü desteği veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu defa da yerli otomobil adımını attı ve başardı. Bu adım ölçülerimize uygun bir adım olduğu için sonuna kadar destekliyoruz. Ülkemizin hayrına kim bir adım atarsa takdir eder, dua ederiz. Bu bağlamda yerli otomobil TOGG’u hayata geçiren ikinci babayiğit Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik eder, sonsuz şükranlarımızı sunarız.

Ancak aynı ölçümüz gereğince Mahir Ünal’ın AK Parti Grup Başkan Vekilliğinden alınmasını ve yerine Özlem Zengin’in getirilmesini yanlış buluyoruz. Yanlış bulduğum sebepleri, sosyal medyada yaptığım bir paylaşımımda açıklamıştım. O paylaşımımı naklederek yazıma nihayet veriyorum.

Özlem Zengin... Daha yakın zaman önce Ayasofya imamı Mehmet Boynukalın hocamıza etmediği laf bırakmayan Özlem Zengin... İstanbul Sözleşmesi adı verilen Batı dayatması sözleşmeyi sonuna kadar savunan, feshedilince de Reis'e tavır koyan Özlem Zengin... Feminizm'in başörtülü temsilcisi Özlem Zengin... Ve Mahir Ünal'ın yerine AK Parti Grup Başkan vekili yapılan Özlem Zengin... Uzatmayayım anlayana bu kadar yeter. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.


Bu makale toplam 163 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi