Her insanın iç dünyasında, İyi bir dinleyici olmak arzusu vardır; çünkü pozitif anlamda hem toplumsal ödülü hazırdır, hem de konuşmaya başlamadan önce düşünceyi ,alana süren bir bilincin özetini taşır. Konuşmayı seven toplumlarda(bizde olduğu gibi) konuşma, düşüncenin önündedir. Önce konuşup sonra düşündüğümüz için kurduğumuz bazı cümlelerin,( üstün ahlak sahibi sembol insanları istisna edersek) vicdanımızı nasıl silkelediğine hepimizin tanıklığı vardır. Karşımızdaki insana hemen cevap vermek için gösterdiğimiz aceleci tavır hatamızın ana kaynağı gibi geliyor bize. Birisiyle konuşurken karşıdan bizim düşüncemize uygun olmayan bir sinyal aldığımız zaman hemen verdiğimiz tepkinin içinde bir miktar da olsa öfke birikimi olduğunu hesaba katmadığımız için kırıcı olabiliyoruz. Bu da bizim kendi iç hesaplaşmamız sonunda vicdan azabıyla tanışmamız demektir.
Peygamberimizi (S.A.V.) ‘’sizin için bir hayır kulağıdır’’ ifadesiyle taltif eder Kur’an. Peygamberimizin (S.A.V.)son dinlediği insanı, ilk insanı dinlediği dikkatle dinlediğini biliyoruz. Böyle bir alışkanlık, dinlenilen kişide sevginin alt yapısını oluşturur; alt yapı zayıf bile olsa mayalanmasına; değilse olgunlaşmasına neden olur. Çünkü dinleyen ,dinleme seansı boyunca, karşı tarafa ‘’sen benim için değerlisin’’ mesajı veriyor. Değer iletisi, belki direkt olmasa da dolaylı yoldan bireyin aklını mükâfatlandırmaktadır. Akıllı olduğumuz karşımızdaki birileri tarafından tescil ediliyorsa buna, onay vermeyecek bir şuur düşünemeyiz, fıtratta bir zorlama yoksa.
Peygamberimizin(S.A.V.)bu davranışını alışkanlık haline getirebilir miyiz? Kesinlikle evet ama böyle bir davranışın kıvılcımı yoksa irademizde, kendimizle büyük bir savaşı göze alabilmeliyiz. Bir kere şunu kabul edelim ki biz, karşı tarafı dinlerken yeni bir şey öğrenmek veya bir yanlışımız varsa onu düzeltmek diye bir amaç kullanmıyoruz. Genellikle konuşmalarımız günlük olayların hacmini aşmadığı için dinlemenin çok önemli olmadığı önyargısını kullanıyoruz. Nasıl olsa konunun özetini biliyoruz kaynaklı bir önyargıdır bu. Her şey bir tarafa, sadece kişiye değer verme amacı bile dinleme alışkanlığımızı yönlendirse, kısa zamanda şuurumuzda bir değişim olduğunu fark edebiliriz. Mesela siyasi tartışmalarda işin çığırından çıkması amaçla ilgilidir; konunun estetiğiyle değil. Çünkü tartışmada amacımız, felsefi bir fikir jimnastiği olmadığı gibi siyasi bir strateji belirlemek de değil; sadece bizim tercihimiz doğrudur öyleyse galip gelmesi gereken biziz düşüncesinin karşıya baskılanmasıdır. Çoğu siyasi tartışmaları bu baskılamayı gizlemek için de kullandığımız olur ki; işte o zaman her iki tarafta akıl devre dışı kalır. Bundan sonrası tartışma değil zaten hakaret yarışmasıdır.
Sosyal medya hesaplarında utanç verici tartışmaların kaynağında genel kültür yönünden yetersiz kalınca saldırganlıkla kapatmaya çalışmamızın etkisi elbette vardır. Ancak dinleme disiplininde bir yol kat etmiş ve kendisine özgüveni olan birisinin tartışmayı, o boyuta taşımayacağı ve dinlemede kazandığı alışkanlığı yazıda da sürdürebileceği düşüncesini ,bir varsayım olarak da olsa değerlendirebiliriz; her ne kadar konuşma diliyle yazı dili farklı olsa da. Selamlar.
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım :
Genç Online Türkiye'nin En iyi 1
oyunlar1 sitesi