Bugün; 28 Nisan 2024, Pazar
Salih Sedat ERSÖZ
Metni küçült
Salih Sedat ERSÖZ
Şehitlerimiz, terörde ABD etkisi, yılbaşı, Mehmed Akif ve düğünümüz
Tarih : 2023.12.28  23:53:20

Bugünkü yazımda başlıktan da anlaşılacağı üzere beş konudan bahsedeceğim. Her bir konunun ayrı bir önemi var. Bu konuların en önemlisi şüphesiz şehitlerimiz ve terör konusudur.

Geçtiğimiz günlerde terör örgütü PKK’nın saldırısı ile 12 şehit daha verdik. Bölücü terör örgütü PKK ile tam 40 yıldır mücadele ediyoruz. Bu mücadelede binlerce askerimiz, polisimiz ve öğretmenlerimiz hayatlarını kaybetti. Nice yiğitler daha hayatlarının baharında iken ebediyete uçtular.

Aynı zamanda bu mücadelede on binlerce PKK militanı etkisiz hale getirildi ama bu örgüt bir türlü bitirilemedi. Bu kadar kayba rağmen bu örgütün bitirilememesinin tek sebebi var. O da örgütün dışardan desteklenmiş olmasıdır. Dış destek olmamış olsa bu örgütün bu kadar ayakta kalması asla mümkün olmaz.

PKK terör örgütünün ayakta kalmasını sağlayan, bu örgüte her türlü desteği veren, binlerce tır silah gönderen ve miyarlarca dolar maddi katkı yapan ABD’dir.  ABD’nin bu örgüte bu kadar destek vermesinin nedeni Türkiye’yi zayıflatmak daha da ilerisinde bölüp parçalamaktır.

Katil ve zalim İsrail’e her türlü desteği veren ABD, bir yandan da PKK’yı besleyip büyüterek ülkemiz üzerine saldırtmaktadır.

Dünyanın tek terör devleti olan İsrail’e sonsuz destek vererek, vaad edilmiş topraklar üzerinde Büyük İsrail’in kurulmasını sağlamaya çalışan ABD, diğer yandan da PKK’ya destek vererek ülkemizi bölmenin hayalini kurmaktadır.

Büyük İsrail’in kurulması ile PKK’nın istediği sonuca ulaşması arasında çok yakın ilişki vardır ki her ikisinde de ülkemizin bölünmesi söz konusudur.  Zira Büyük İsrail’in kurulacağı vaad edilmiş topraklar içinde ülkemizin Güneydoğusunun bir bölümü de vardır. PKK’nın da yine aynı bölge üzerinde hâkimiyet kurma hedefi vardır.

ABD, Türkiye üzerinde iki yönlü bir plan uygulamaktadır. Asıl hedef ülkemiz topraklarının bir bölümünü de içine alan Büyük İsrail’i kurmaktır. Bu arada PKK’yı da kullanarak bu hedefini hızlandırmak istemektedir. PKK, ABD için kullanılıp atılacak bir maşadır. Bugün kullanır, işi bitince de fırlatıp atar. Dediğim gibi asıl hedef Büyük İsrail’dir.

ABD’nin iyice anlamış olması gerekiyor ki ne yaparsa yapsın Türkiye yutulacak bir lokma değildir. Bunu 15 Temmuz’da görmüştür. Ancak vazgeçmeden planını uygulamaya devam etmektedir. Büt ün şeytanlığı yapan ABD’dir. Her türlü şer işin arkasında olan ABD’dir. Türkiye’nin ve Müslümanların en büyük düşmanı ABD’dir. Bugün dünyada Müslümanların çektiği bütün sıkıntıların ana sebebi ABD’dir.

Terör devam ediyorsa ve şehitlerimiz hâlâ içimizi yakmayı sürdürüyorsa bunun ana sebebi ABD’dir. Şehitlerimiz Allah’ın izniyle cennettedirler ve manevi gıdalarla beslenmektedirler ama her şeye rağmen ayrılık acısı yüreklerimizi yakmaktadır.

***  ***  ***

Milâdî 2023 yılının son günlerini yaşıyoruz. Allah nasip ederse Pazartesi günü  2024 yılına girmiş olacağız.

Bilindiği gibi, milâdî takvim, Hz. İsa’nın doğum gününü başlangıç olarak kabul eder. Ancak ne acıdır ki, bir Peygamberin doğum günü, O’nun getirdiği esaslara hiç yakışmayan davranışlar içinde kutlanmaktadır.

Bozulmuş, değiştirilmiş ve hükmü kaldırılmış bir din olan Hıristiyanlığın müntesipleri, miladi yılbaşı gecelerini büyük bir çılgınlık ve rezalet içinde kutlarken ne yazık ki, Müslümanlar da onları taklit etmektedirler.

Taklitçilik çok kötü bir hastalıktır. İnancımızla ve kültürümüzle hiç bağdaşmayan yılbaşı eğlenceleri, batılıları taklit etme hastalığımızdan dolayı maalesef Müslüman toplumlara da girmiş ve oldukça yaygınlaşmıştır. Noel kutlamaları adı altında yapılan bu eğlenceler, inancımıza ve kültürel değerlerimize zıt şekilde, ahlâksızca davranışlar sergilenerek her yıl tekrarlanmaktadır.

Yaratıcımızın, bizi sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yeni bir yıla kavuşturduğu için şükrümüzü arttırmamız gerekirken, isyan ve inkâr bataklığına saplanarak, bozulmuş bir dinin müntesiplerinin arkasından şuursuzca sürüklenip gitmek hangi akla, hangi vicdana sığar acaba?

Arkalarından sürüklenip gittiğimiz ve taklit ettiğimiz, başta ABD olmak üzere bu batılı ülkeler değil midir, yıllardır Filistinli masum kardeşlerimizi katleden Siyonist İsrail devletini destekleyenler?

Afganistan’ı ve Irak’ı işgal ederek milyonlarca Müslümanı katleden ve kan ile gözyaşının sel olup akmasına sebebiyet verenler bunlar değil midir?

Suriye’de iç savaş çıkartarak yüz binlerce masum insanın ölümüne sebebiyet verenler ve Suriye meselesini çözümsüzlüğe itenler bunlar değil midir?

40 yıldır başımıza belâ olan, binlerce askerimizi, polisimizi ve masum insanları katleden PKK terör örgütünü destekleyen ve onlara her türlü silahı, parayı gönderen bunlar değil midir?

ABD ve batı dünyası, İslâm dinini yeryüzünden silmeye ahdetmiş iken ve bu yolda icrai faaliyet yaparken siz ey Müslümanlar hâlâ yılbaşı kutlaması adı altında bunları taklit etmeye, bunların izinden gitmeye devam edecek misiniz?

Yeryüzünde bir tek Müslüman bırakmamaya azmetmiş olan ve ne kadar fazla sayıda Müslümana zulmeder ve yok ederse o kadar fazla mükâfat göreceğine inanan ve bu inançları uğruna işgal, katliam, işkence, soykırım gibi zulümlerini ara vermeden sürdüren siyonist İsrail için, “kendilerini savunma hakkını kullanıyorlar” hatta “İsrail’in kırmızı çizgisi yok” diyebilen ABD ve batı ülke insanlarını daha ne kadar taklitte ve takipte devam edeceksiniz ey Müslümanlar?

Nasıl oluyor da, bu batılılar Müslümanlara karşı planlı bir katliam harekâtını açık bir şekilde sürdürmekte iken, bizler hâlâ onların izinden gidiyor ve onları taklit ediyoruz?

Bu taklitçiliğin bizim inancımıza, bizim değerlerimize ve bizim kültürümüze ne kadar yabancı olduğunu ve biz mü’minlere hiçbir şekilde yakışmadığını, yaraşmadığını ne zaman kavrayacağız?

Ülkemizin Güneydoğu’sunda ve sınır ötesinde polisimiz, askerimiz, vatan hainlerine karşı canlarını ortaya koyarak vatan - millet uğruna kahramanca vuruşurken, kanlarını döken şehitlerimiz al bayrağımızın gölgesi altında birer birer toprağa verilirken, bizler buralarda neyin kutlamasını yapıyoruz?

Allah aşkına bir düşünelim, vicdanlarımızı karartmayalım. Allah’a isyanın neredeyse tavan yaptığı bu gece, batı fikriyatına inat, ellerimizi zulüm gören dünya Müslümanlarının kurtuluşu için açalım.

Efendimizin; “kim bir kavme benzerse onlardandır” sözünü de unutmayalım.

Kokuşmuş batı düzeninin rezilliğinden, İslâm’ın güzellikler sistemine dönme vaktidir. Çekilen çile ve acılar uyanışa vesile olsun, yeni yıllarımız mü’minler için diriliş yıllarımız olsun İnşaallah… 

***  ***  ***

Batı taklitçiliğine karşı çıkanlardan biri de Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy olmuştur. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy; 20 Aralık 1873 tarihinde dünyaya gelmiş ve 27 Aralık 1936 Pazar günü vefat etmiştir. Bu münasebetle Aralık ayının son haftası her yıl Mehmet Akif haftasıdır.

Mehmet Akif; yakın tarihimizin en büyük şair, mütefekkir ve mücadele adamı, sözü özüne, dışı içine, kalıbı kalbine, söylediği her söz ve yaptığı her davranış yüreğine ve ruhuna uygun bir ahlâk âbidesi, millî kahramanı, din ve vatan mücahididir.

Hayatının bütününü tam bir dürüstlük, samimiyet, cesaret, azim, gayret, cihat, güzel ahlâk, inanç ve iman âbidesi bir şahsiyet olarak yaşayan Mehmet Akif Ersoy, sadece İstiklâl Marşı ile değil safahatında topladığı bütün şiirleri, verdiği konferansları ve vatan uğruna yaptığı inanılmaz mücadelesi ile örnek alınması gereken büyük bir kişiliktir.

Mehmet Akif, milletimizin en acıklı, en çaresiz ve felâketlere dûçar olduğu bir dönemde bütün dert ve acıları yaşayarak, vatanın ve milletin kurtuluşuna kendini adamış bir millet fedaisidir. 

İstiklâl Marşı başta olmak üzere Mehmet Akif’in birçok şiirinde batının emperyalist anlayışına büyük bir başkaldırı vardır. Akif, batı karşısında ezilen veya batının kayıtsız, şartsız bütün unsurlarını gözü kapalı kabul eden dönemin sözde aydınlarının aksine, İslâm ruhunu yeniden diriltmek uğruna büyük mücadeleler verdi. Yalnız İslâm’a sarılarak kurtuluşa erişilebileceğini savundu.

Akif, batı medeniyeti hakkındaki düşüncelerini İslâm çerçevesi içinden sundu. Akif’e göre, batının birbirinden çok farklı iki yüzü vardır. Biri bilim ve teknoloji alanında ilerlemiş yüzü, diğeri ise emperyalist, ahlaksız ve erdemden yoksun kirli, vahşi yüzüdür.

Akif, batının vahşi yüzünü İstiklâl Marşı’nda belirttiği gibi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” olarak belirlemiş ve anlatmıştır. Bu sebeple Akif, batıyı hiçbir şekilde medeni olarak kabul etmez. Akif, emperyalist batıya en güçlü tokadı bu dizeyle atmıştır.

Akif yine İstiklâl Marşı’nda “Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın”  diye haykırırken, işgalci batıya karşı milletimizi topyekûn mücadeleye davet eder. Akif’e göre garbın afakını saran batının çelik zırhları, milletimizin iman dolu göğsünden üstün değildir. 

İstiklâl Marşımızda da yer aldığı gibi mücadele edilmesi gereken batının bu vahşi yüzüdür. Şu anda batıya karşı verdiğimiz mücadele Akif’in belirttiği özgürlük ve istiklâl mücadelesidir. Batının emperyalist anlayışına karşı mücadeleye çağıran Akif, batının tekniğine değil, ahlaksız, vahşi ve kirli yüzüne karşıdır. Akif’e göre batının tekniği alınmalı, kültüründen uzak durulmalıdır.

Akif’in eserlerinde batının Müslümanlara karşı uyguladığı zulümler söz konusu edilmekte, sömürgecilik anlayışı ile bir medeniyet ortaya koyan batı her türlü vahşetin kaynağı olarak görülmektedir. Akif’in bu düşüncesi Çanakkale Şehitleri şiirinde net olarak görülür.

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!   

Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"

Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,

Avusturalya’yla beraber bakıyorsun Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk,

Sade bir hadise var ortada vahşetler denk.

 

Mehmet Akif’e göre “Avrupa medeniyeti, bir medeniyet-i fâzıle, bir medeniyet-i hakikiye-i insaniye değildir” Onlar hakkı değil, kuvveti üstün tutmuşlardır. Böyle oldukları için de onlara asla güvenilmez. Mehmet Akif, hiçbir zaman güven vermeyen batıya karşı çok öfkelidir. Öfkesi şahsî değil, umumîdir:

“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

 Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

 Tükürün ehl-i salîbin hayâsız yüzüne!

 Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

 Medeniyet denilen maskara mahlûku görün,

 Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!”

 

Bugün İslâm ülkelerini tek tek bölüp parçalayan batı için Akif o günlerde şöyle diyordu:

 

Medeniyet size çoktan beridir diş biliyor,

Evvela parçalamak sonra da yutmak diliyor.

Akif’in bu haykırışının ne kadar haklı olduğu gün gibi aşikâr olmuştur. Müslüman Ülkeleri tek tek parçalayıp yutan vahşi batı için sıra Türkiye’mize gelmiştir. Ancak şu bilinmeli ki Akif gibi batı emperyalizmi karşısında dimdik duran Türkiye kolay lokma değildir.

***  ***  ***

Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Bu acı olaylar devam ederken bir yandan da yaşanılması gereken şeyler yaşanıyor. Bu bağlamda biz de evladımız Eymen’in düğününü icra etmiş olduk.

Önce Tıp Fakültesinden başarıyla mezun olan sonra Akören’e doktor olarak atanan evladım Eymen, dostum, arkadaşım ve bir dönem beraber çalıştığımız Raşit Turan Bey’in kızı doktor Zülal hanımla hayatını birleştirdi. Şimdi de eşler ihtisaslarını yapmak üzere Ankara’ya gidiyorlar. Rabbim mutlu etsin, muvaffak etsin. Düğünümüzde bizlerle birlikte olan bütün dostlarımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Yüce Allah’tan sağlıklı ve huzurlu yarınlar diliyorum.

 

Bu makale toplam 81 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi