29 Aralık Cuma günü oynanması planlanan Fenerbahçe – Galatasaray takımları arasındaki süper kupa maçı bazı olaylar sebebiyle yapılamadı.

İlk gelen haberler Suudi Arabistan’ın, İstiklâl Marşımızın okunmasına izin vermediği şeklinde idi. Vakit ilerledikçe sis aydınlandı, olay açığa çıktı.

Sis perdesinin arkasından bambaşka bir görüntü ortaya çıktı. Bu görüntü maçın oynanacağı yer seçimine kadar uzanıyordu. Maçın Suudi Arabistan’da oynanmasını teklif eden Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Suudi Arabistan’a kadar giden Ali Koç, maçın hemen öncesinde oynanmaması için her türlü girişimi yapan yine Ali Koç… Burada büyük bir plan var ve bu plan maçın Suudi Arabistan’da oynanması teklifinden itibaren başlıyor.

Peki neler oldu? Kulüplerin 4 milyon Euro alacağı maçtaki olaylarla ilgili Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı açıklama yaptı.

29 Aralık saat 20.45'te oynanmasının planlandığı maçın organizasyonun öncesinde TFF ile Suudi Arabistanlı yetkililer arasında sahada ve tribünlerde uyulacak kurallara ve esaslara ilişkin 20 Ekim 2023'te bir protokol üzerinde mutabakata varıldığı belirtilen İletişim Başkanlığı’nın açıklamasında şunlar kaydedildi:

"Sözleşmede FIFA, AFC, UEFA ve diğer uluslararası futbol düzenleyici ve yönetici kuruluşların kurallarının geçerli olacağı belirtilmiştir. TFF ve Suudi Arabistan yetkilileri, söz konusu müsabakanın bir milli maç olmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı olması dolayısıyla İstiklal Marşı okunması ve Türk bayraklarının kullanılmasına yönelik uzlaşıya varmışlardır.

Kulüpler, maçın hemen öncesinde takımların sahaya ısınmak için Mustafa Kemal Atatürk tişörtleriyle çıkma ve üzerlerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerinin yazılı olduğu pankartlarla çıkma taleplerinin, TFF ile Suudi yetkililer arasında daha önceden yapılan protokole eklenmesini talep etmişlerdir. Suudi Arabistanlı yetkililer, daha önce TFF ile yaptıkları anlaşmayla uluslararası yönetmelikler ve düzenlemeleri gerekçe göstererek maçın hemen öncesinde bu talepleri mevcut protokole eklemeyi kabul etmemiştir."

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının bu açıklaması gayet net olarak her şeyi açıklığa çıkarıyor. Buna göre 20 Ekim 2023’de bir protokol yapılmış. Bu protokolde uluslararası kuralların geçerli olacağı, İstiklâl Marşımızın okunması ve Türk Bayraklarının kullanılması konusunda anlaşılıyor ve protokol imza altına alınıyor.

Aradan 40 gün geçiyor. Maç günü geliyor. Takımlar maçı oynamak üzere Suudi Arabistan’a gidiyorlar. 40 gün boyunca Atatürk’ü hatırlamayan kulüp yöneticileri, maçın hemen öncesinde yeni yeni taleplerde bulunuyorlar. Sahaya Atatürk tişörtleri ile ve Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözleri yazılı pankartlarla çıkma taleplerini iletiyorlar.

Suudi Arabistan’ın futbol federasyonu yetkilileri de daha önce yapılan sözleşmeyi ve uluslararası yönetmelikleri ve düzenlemeleri hatırlatıyorlar. Sözleşmeye ve uluslararası düzenlemelere göre bunun kabul edilemeyeceğini belirtiyorlar. Bunun üzerine maçın Suudi Arabistan’da oynanmasını isteyen Ali Koç başta olmak üzere iki takım yöneticileri takımlarını sahaya çıkartmıyorlar ve maç oynanamıyor.

Bu gelişmelerden sonra Türkiye’de yer yerinden oynuyor. “Arabistan, İstiklâl Marşımızı okutmadı.”  “Arabistan, Atatürk tişörtlerine izin vermedi.” “Arabistan, Atatürk düşmanlığı yaptı.” Ve benzeri bir sürü saçmalık dolu sözler. Arkasından da ne kadar manevi değerimiz varsa hepsine hakaretler, küfürler… Ve her olayın üstüne balıklama atlayan CHP yöneticilerinin bu olaydan da siyasi prim yapma yarışı… İş Kâbe’nin üzerine Atatürk fotoğrafı koymaya ve Kâbe resimlerinin yakılmasına kadar vardı. Plan ilk anda tutmuştu ama uzun sürmedi. Bombaları kendi elinde patladı. Millet işin içyüzünü öğrendikçe yaptıkları plan yerle yeksan oldu.

Türkiye’de yaptıkları şampiyonluk kutlamalarında Atatürk’ü akıllarına getirmeyenler, kendi derbi maçlarında Atatürk’ü akledemeyenler, batı ülkelerinde oynadıkları maçlarda Atatürk’ü hatırlamayanlar, dahası daha bir yıl önce, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ekibi AEK Larnaca deplasmanında stada Türk ve KKTC bayrağı sokmayacağına dair protokol imzalayanlar ki –imza Ali Koç’a ait – ve bu maç için 20 Ekim’de protokol imzalayarak 40 gün boyunca Atatürk’ü düşünmeyenler, Arabistan’a gidince birdenbire Atatürkçü kesildiler. Beylerin daha önce akılları neredeydi.

Mesele Atatürk falan değil. Amaç; Atatürk adına sığınarak İslâm düşmanlığını körüklemek, Suudi Arabistan’la aramızın açılmasını sağlamak, “Araplar zaten bizi arkadan hançerlemişti, şimdi Türk düşmanlıkları açığa çıktı” diye pompalayarak önce Arap düşmanlığı arkasından da İsrail dostluğu ve İsrail’in Gazze soykırımına sessiz kalınması… Bütün bunların ardından da ABD ve batıya tekrar köle olunmasının sağlanması…

Bu çok amaçlı büyük bir plan. “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü biz en son 15 Temmuz’da Fetö’nün sloganı olarak duymuştuk.  Diğer yandan sen gideceksin Suudi Arabistan’da “Ne mutlu Türk’üm diyene” pankartı ile sahaya çıkmak isteyeceksin. Bunu da imza attığın protokola aykırı olarak maçın hemen öncesinde dayatacaksın. Şimdi düşünün. Bir Arabistan takımı Türkiye’de sahaya “Ne mutlu Arabım diye” çıkmak istese ne olur? Müslümanların arasına ırkçılık tohumu eklenerek düşmanlığın körüklenmesi yapılabilecek en büyük ihanettir.

Aslında bu takımların başkanları ve yöneticileri maçın hemen öncesinde yaptıkları bu taleplerin karşılanmayacağını, yerine getirilemeyeceğini çok iyi biliyorlar. Peki niye ısrar edip maçı oynanamaz hale getiriyorlar. Atatürk üzerinden prim yapmak, Atatürk üzerinden yaptıkları planı sahneye koymak ve yukarıda açıkladığım amaçlarına ulaşmak.

Burada Türkiye Futbol Federasyonunun da bu plana alet olduğunu, en azından Arabistan’da ağırlığını koyamadığını ve krizi iyi yönetemediğini görüyoruz. Bu sebeple bu olayın baş sorumlusu olarak TFF’yi görüyoruz.

***   ***   ***

İsrail terör devletinin 3 aydır Gazze’de uyguladığı soykırıma karşı Konya’da, İstanbul’da ve ülkemizin dört bir yanında protesto yürüyüş ve mitingleri düzenleyerek halkımızı uyanışa, şuurlanmaya davet eden STK temsilcilerine ve katılımları ile dünyaya Gazze’nin, Filistin’in yalnız olmadığını gösteren, haykırışlarıyla, dualarıyla yiğit Filistin mücahitlerine büyük moral veren milletimize selam olsun. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Hangi planı yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunu sahneye koyarlarsa koysunlar, ümmet birliğini zedeleyemeyecekler, Gazze Mücahitlerine ve Filistin Müslümanlarına olan desteğimizi azaltamayacaklardır.

İçimizdeki hainlerin her tür planına ve oyununa rağmen Gazze’yi, Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı, Doğu Türkistan’ı, Arakan’ı unutursak namerdiz. Maddi, manevi yardımlarımızla ve dualarımızla onlarla beraberiz. Bir gün bizim de cihada katılma vaktimiz gelirse ondan da kaçınmayacağız. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu yarınlar diliyorum.