Bugün; 01 Mayıs 2024, Çarşamba
Sıtkı YONCA
Metni küçült
Sıtkı YONCA
Yazar
Fulbright Anlaşmasıyla Nasıl Olacaktı ki? (II)
Tarih : 2022.09.14  12:30:34

            Şemsettin Günaltay’ın 16 Şubat 1950 de TBMM’ye sunduğu kanun teklifinde, ABD ile başka ülkeler arasında  da Fulbright Anlaşmasına benzer anlaşmalar yapıldığı bilgisi veriliyordu.( Hani İnönü’nün anlaşmadan çok pişman olduğunu söylüyorlar ya…Şayet öyleyse bu bilgiyi,   pişmanlığı örtmek için kullanılan bir dış saha argümanı diye değerlendirilebiliriz.) Ayrıca ‘’Amerikan kültürünü yaymak amacıyla’’ Türkiye’nin ABD’ye olan borçlarının bu kültürel faaliyetler karşılığı kullanılması gibi masum(!)bir gerekçe de vardı.

            ABD büyük elçiliğinden dört, Türkiye’den de dört bürokrattan oluşan bir eğitim komisyonunun vereceği; oylamayı gerektiren bir kararda eşitlik olması halinde (4+4  eşitliğinden dolayı) ABD büyük elçisinin vereceği kararla sonuca bağlayan bir anlaşmayı okuyunca siz ne hissedersiniz bilmiyorum ama ben, ülkemin aşağılandığını, onuruyla oynandığı hissine kapıldım. Egemenliğin, bu kadar ilkel bir anlayışla dostluk adına düşmana teslim edilmesi vicdanımı bir süre şoka soktu.(Buna benzer kamuoyundan gizlenmiş ne anlaşmalar var kim bilir diye de geçirdim içimden))

            Tahmin ettiğiniz gibi Fulbright Anlaşmasının 5.maddesinden söz ediyoruz.(Son iki madde klasik anlaşma metinlerini saymazsanız )12 maddelik Fulbright Anlaşmasının diğer maddeleri üzerinde de duracaktım ama 5.madde nedeniyle vazgeçtim. Çünkü gerek  anlaşmanın amacı, gerekse  5.maddenin skandal yapısı aradığımız nasıl insan sorusunu zaten cevaplamış (!)

            Siz esastan ne anlıyorsunuz bilmiyorum ama ‘’Amerikan kültürünü yaymak amacıyla’’ ifadesi benim için yeterli bir esastır eğitim sosyolojisi açısından. Bu anlaşmayı tanıyınca ihanet mi, gaflet mi sorusuna, içime sinmiş bir karşılık vermiş değilim; ancak kültürün, ‘’Her türlü değer hükümleri’’ tanımı  içinde  din gibi çok özel ve insan hayatına yön veren bir kurum da olduğu halde ‘’Amerikan kültürünü yayma amacının’’   iyi niyet taşıdığına inanmamız da fazla saflık olmaz mıydı?

            ‘’Amerikan kültürünü yaymak’’ amacıyla çıktığınız eğitim yolculuğunun sonunda elinizde  Amerikalılaşmış Türk veya Alman  olmasını yadırgamak  bana şaşırtıcı geliyor? Ne bekliyordunuz? Amacınız  da bu değil miydi? Amacınıza da ulaştığınıza göre(!)…

             Mekanı cennet olsun; sadece Erbakan Hoca anlaşmayı iptal etmek  istemiş ama siyasi ömrü vefa etmemiş. Başka hiçbir yetkiliyi rahatsız etmemiş olması İnönü’nün,(Fulbright Anlaşmasını imzalamaması halinde) ‘’başınıza ne geleceğini bilemezsiniz’’ sözüyle gönderme yaptığı CIA tehdidiyle alakalı mıdır bilmiyoruz.

            Ders programlarını yapmadan önce  ‘’nasıl bir insan’’ sorusuna cevabınız inançsız, itikatsız, sevgisiz, saygısız, tembel, uyuşuk, edilgen, özgüvensiz, riyakâr, iffetsiz, hilekâr, yalancı, onursuz, zevklerini tanrılaştırmış, düşmanına aşık, yabancı kültür kölesi insan yetiştirmek istiyorsanız Fulbright Eğitim Anlaşması ve onun beslediği anlaşmaların dikte ettiği  eğitim metotlarını (!) güle güle kullanırsınız.

            Bu kişilik parçalarına vicdani bir isyanınız varsa:

            Öncelikle Fulbright’ın 13.maddesini işleterek eğitimin üstünden bu ağır ve çirkin yükü kaldıracaksınız. Sonra, Fulbright ve benzeri girişimlerle bozulan kişilikleri pozitive edecek bir örneğe ihtiyacınız olduğunu bilecek ve onu ders programlarının merkezine alacaksınız. Her eylemin bir amacı ve o amacın da bir örneği olduğu gibi insanın varoluşunun da  bir amacı ve bu amacın gerçekleşmesinin önünde bir rehber olmalı ki öğretiminiz bireyi mutlu edebilsin. Bu milletin cevherinde Hz. Muhammed (S.A.V.) gibi bir insan modeli potansiyel olarak mevcut olduğu halde, Batı’dan model veya modeller ithal etmenin bunalımlara kaynaklık ettiğine inanmıyor da; sistemde ısrar ediyorsanız genetik uyuşmazlığı nedeniyle  eğitimde  ileri ve üst düzey sıçramalar yapılacağını düşünmüyoruz. Kısacası önce insanın onurunu yücelten ve kişiliğini önceleyen(Tam da Hz.Muhammed’’in (S.A.V.)metodunda olduğu gibi) bir program ilkesiyle hareket ederseniz, bütün dersler  insana hizmet eksenine oturacağı için ibadet kadar öğrenicilere zevk verecektir. Yazının uzadığını biliyorum. Kesiyorum. Öğretmen yetiştirme ve  metodun pratikleri hakkında başka bir yazı yazarız inşallah. Selamlar.

Bu makale toplam 271 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi