10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini, Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, büyük fark arayla kazandı! Sayın Erdoğan’ın kazanmaması için içerden ve dışarıdan çeşitli karanlık mahfiller plan yaptılar. İki parti Genel Başkanı, partililere, teşkilatlarına, MYK ve MKYK üyelerine sormadan, kendi kafalarına göre bir “çatı adayı” belirlediler! Bu çatı adayını sadece CHP ve MHP desteklemedi, 14 tane parti; “Erdoğan kazanmasın da kim kazanırsa kazansın” düşüncesiyle sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy verdiler! O kadar propaganda yaptılar, o kadar çok söyleme girdiler ki, seçim olmamış olsaydı neredeyse İhsanoğlu’nı Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacaklardı! Hatta bir seferinde İhsanoğlu, o kadar bunalmış olacak ki; “beni buraya neden getirdiniz?” deme durumunda kaldı! O da zordaydı, o da isteksizdi ama; “elin arı, dağın karı” dedikleri gibi, yapacak bir şey de yoktu!

Seçim yapıldı, sandıklar açıldıkça, çatı adayın aldığı oylar ortaya çıktıkça, “çatı Aday” formülünü ortaya atan MHP, CHP ve diğer 14 partide şafak atmaya başladı! Kesin sonuçlar açıklandıktan sonra hepsi hayal kırıklığına uğradı! Ne kadar sonuçlar hakkında konuşsalar da, tadı yoktu! Zira mağlup olmuşlar, 16 parti, yalnızca AK PARTİ karşısında hezimete uğramıştı! İşte o günden itibaren CHP’de kazan kaynamaya başladı! Önce itiraz, Emine Ülker Tarhan ve birkaç muhalif milletvekilinden geldi. Ardından, TBMM Grup Başkan Vekili CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce bayrak açtı! Grup Başkanvekilliğinden istifa etti ve CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı.

Sayın İnce şöyle söyledi;

-“Marjinal bir zihniyet siyaset dünyasını işgal etti. Yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları yok edeceğiz diye gelenler, 3 Y konusunda uzman oldular. Türkiye’nin yeniden yapılanması ve yaraların sarılmasına ihtiyaç vardır. Türkiye normalleşmeli ve siyaset, bu noktada özeleştiri yapmalıdır. Tayyip Erdoğan çıkıp, “1. Çıkamazsam istifa ederim” diyor. Bunu söyleyemiyorsanız, o resti siz çekin. Bundan sonra Muharrem İnce değil, Parti çekecek o resti. Bunları (AK PARTİ’Yİ) yenelim, Türkiye’yi rotasına oturtalım. CHP’nin, kısa sürede milletin gönlüne gireceğine inanıyorum.”

Baktığımız zaman, sayın İnce’nin dedikleri tamamen AK PARTİ’yi tarif ediyor ve onun yaptıklarını, yapacaklarını dile getiriyor! Yani AK PARTİ’yi taklit etmeye çalışıyor! Olmaz, ne kadar da genel Başkan değişse, ne kadar da, “demokratikleşeceğiz, biz Atatürk’ün partisiyiz” deseler de boşuna! Neden mi? Çünkü önce zihniyet değişmeli. CHP, tamamen, halkın değerlerine, dini hassasiyetlerine, milli duyarlılıklarına saygılı olacak, “din” denilince hafakanları kalkmayacak, halka değer verecek! Ama bunları yapacağız deseler de yapmazlar! Zaten yapmış olsalardı, şimdiye kadar iktidar olurlardı. Yapsalardı seçimlerde halkın verdiği oylara saygı duyarlar, onlara hakaret etmezlerdi! Her seçim sonunda; “ne yapalım halkın tercihi buymuş, biz nerede hata yaptık?” diye düşünür ve soluğu; YSK ve Anayasa mahkemelerinde almazlardı!

Demek oluyor ki, AK PARTİ bu gidişle halkın teveccühünü kazanacak ve devamlı iktidarda kalacak! Muharrem İnce falan CHP’ye merhem olamaz! Çözüm mü; halka değer vereceksiniz, halkın isteklerini göz ardı etmeyeceksiniz!