m.balkan42@hotmail.com

Değişen dünya konjonktüründe ve Yeni Dünya Düzeni’nde, Ortadoğu’da dengeler ve ülke sınırları tekrar belirlenip enerji koridorları tekrar dizayn edilirken Türkiye’ye biçilen rol; “bekle, karışma ve seyret” ile dış politikada “hayır” demeyi dahi aklına getirme olunca, bunu, kendinden kiloca güçlü küresel ve emperyalist ülkeler karşısında yerine getirmeyince ve devlet içerisinde çöreklenmiş işbirlikçi çeteler ile mücadelede temizliğe başlanınca; bilûmun bölücü terör örgütleri devletin ve ülkenin başına musallat edilerek milli harici politikalara çeki düzen verilmek isteniyor.

Ankara’nın atardamarına çok yakın bir yerde patlatılan canlı bomba, hükümetin politikasını değiştirmeye yönelik yapılan bir uyarı ve Doğu ile Güneydoğu Anadolu’da; Amerika-İsrail ve İngiliz Konsorsiyumu PKK-DEAŞ ve diğer terör örgütü maşalarıyla birlikte onların arkalarındaki küresel zihniyet ve güçlere karşı verilen mücadelede başarı sağlanmasının da tesiri olduğu bir vakıa.

Devletimiz bu terör örgütlerinin arkasında hangi devlet ve ülkeler ile istihbarat örgütlerinin olduğunu elbette biliyor. Diplomatik arenada da mücadelesini o devlet ve ülkeler nezdinde elbette verecek.  Türkiye çok güçlü bir kara, hava ve deniz ordusuna sahip. Polis teşkilatı güçlendirildi ve Millî İstihbarat Teşkilatı da son 10 yılda millî ve yerli bir konuma getirildi. Yâni MİT yüzünü dışa doğru çevirerek Türkiye’nin menfaatlerini muhafaza edecek seviyede harici operasyonlara imza atacak düzeye getirildi. Türkiye millî savunma sanayisini kuvvetlendirerek özellikle donanmasını son derece modern hale getirmeyi de başardı.

Yâni Türkiye, kendisine önerilen batılı diyetlere uymayarak kilosundan fazla bir büyümeye doğru natürel bir adım attığı için bu bizim açımızdan önemli olan gelişmeler, Amerika ve Avrupalı dostlarımız(!) ile Rusya’yı oldukça endişelendirdi. Türkiye, Irak’ta ve Suriye’deki sıcak gelişmeler karşısında sessiz kalmadığı için tehdidin kendisine yönelik olduğunu bildiğinden ve tarihinden ibret ve ders alarak ileriyi gördüğünden dolayı tedbir alıyor. Bu millî, yerli ve İslâmî tedbir Amerika ile Rusya’nın ve hatta İran’ın pek hoşuna gitmediği ve tırnak içerisinde Osmanlı uyanışının ve Selçuklu’nun sünni geleneğinin bilinçlenmesinin, tekrar Türk-İslâm coğrafyasında dini, milli  ve kültürel bağlarını kuvvetlendirerek güçlü bir hinterlant alanına kavuşmayı yeğlemesi de onlar açısından korku ve endişe meydana getirmiyor değil. 

***

1946’dan bu tarafa atanan ABD’nin Ankara Büyükelçilerinin CIA patentli olduğu bilinen bir gerçek. Onların iki gün önceden kendi vatandaşlarını uyarmalarında şaşılacak bir durum da yok. Patlatılan bütün canlı bombaların arkasında istihbarat teşkilatlarının eli var. Ülkemiz zaten ajan provokatörlerin kaynadığı bir ülke haline geldi. Büyük Şeytan’ın mevcut üslerinden ayrı olarak 11 Eylül İkiz Kule saldırılarından sonra değişik coğrafya ve bölgelerde oluşturduğu ve küresel terör örgütlerinin eğitildiği 12 büyük üssü daha mevcut.

Büyük Şeytan terörün neresinde derken, bunun cevabını en yakın komşularımızda ve kadîm medeniyet merkezlerimizin yağmalanmasında ve Balkanlar’da yaşanan facialarda görmek mümkün.

AZİZİM DİYOR Kİ…

Terör bizi ve milletimizi sindirmek, karamsarlığa ve ümitsizliğe sevkederek yıldırmak, birlik ve beraberliğimizi parçalamak istemektedir.

Aksine, aramızdaki dünyalık husumetleri bir kenara bırakarak milli birlik ve beraberliğimizi kavlileştirecek adımlar atmalıyız. Birinci TBMM’deki birlik ve beraberliği tekrar tesis etmenin yollarını arayıp bulmalıyız.

Ankara’da teröre kurban verdiğimiz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve aziz milletimize de sabırlar diliyorum. 37 vatandaşımızın çoğunun genç olması beni fevkalade üzdü. APO’yu kollayan Suriye, her türlü terörün yuvası haline geldi. Suriye’deki bu terör bataklığını kurutmak Kahraman Ordumuza, Güvenlik Güçlerimize ve MİT’e düşüyor.

Allah yâr ve yardımcıları olsun.

Twetter hesabımdan ilk tepkilerim:

Allah belanızı versin. Hasan Sabbah ve Haşhaşilere bile rahmet okutan ve kandan beslenen vampirler, canınız cehenneme.