Bugün; 27 Nisan 2024, Cumartesi
Salih Sedat ERSÖZ
Metni küçült
Salih Sedat ERSÖZ
RAMAZAN KUR’AN AYIDIR
Tarih : 2024.03.27  23:50:09

Rahmet ve Gufran Ay’ı Ramazan’ın özellikleri saymakla bitmez. O özelliklerinden birisi de, kutsal Kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in ilk olarak bu ayda indirilmiş olmasıdır.

Ramazan Ay’ı içerisinde idrak edilen bir gece vardır ki, Yaratıcımız olan Yüce Allah, bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğunu haber vermiştir. Bin aydan yani yaklaşık 83 yıldan daha hayırlı olan bu gece Kadir gecesidir. Kutsal Kitabımız olan Kur’an-ı Hakîm, Kadir gecesinde nazil olmaya başlamıştır.

Yüce Rabbimiz, “Ramazan ayı; insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu yanlıştan ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara 185)

Ve “Doğrusu Biz, O’nu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.”  (Kadir 1) Buyurmaktadır.    

Bu Ayetlerden kesin olarak anlaşılıyor ki Kur’an; biz insanlara öğüt vermek, yol göstermek, doğruyu yanlıştan ayırmak ve bizleri en doğru yola iletmek üzere, Ramazan ayının içinde barındırdığı mübarek Kadir gecesinde inmeye başlamıştır.

Kur’an’ın Ramazan ayında indirilmesinin birçok hikmetleri ve sırları vardır. Kur’an’ın bu kutsal ayda indirilmeye başlanmış olması, Ramazan’ın ulviyetini, yüceliğini, kutsallığını, feyz ve bereketini daha da arttırmakta ve bu aya daha farklı anlam ve özellik kazandırmaktadır.

Bu itibarla Ramazan, Kur’an ayıdır. Kur’an, Nur olduğuna göre, Ramazan Nur ayıdır. Kur’an, Kerim olduğuna göre, Ramazan Kerim ayıdır. Kur’an Hakîm olduğuna göre, Ramazan hikmet ayıdır.

Kur’an; muazzez, mükerrem, şerefli ve izzetli bir Kitap olduğuna göre, Ramazan’da muazzez, mükerrem, şerefli ve izzetli bir aydır. Ramazan ve Kur’an iç içedir.

Kur’an; yolumuzu aydınlatan ve bize dosdoğru yolu gösteren en büyük hidayet kaynağı, Şifa, Rahmet, Hikmet, Mübîn ve Furkan olan bir Kitap’tır. Ramazan’da aynı sıfatlarla muttasıftır.

Ramazan ayı ki; Allah’ın Kur’an’da bildirdiği şekilde, yarattığı kulların Allah için yemeyi, içmeyi bıraktığı ve açlığa susuzluğa kendi arzu ve isteğiyle katlandığı, insanın Rabbi için güçlüklere, zorluklara ve sıkıntılara göğüs gerdiği, insani hasletlerden sıyrılıp melekût âlemine doğru yol almaya başladığı bir aydır.  

Kur’an, Rabbimizin; doğruluğun, şaşmaz ve yanılmaz gerçeğin, iyiliğin, güzelliğin ve mutluluğun kaynağı olarak gönderdiği, içine hiçbir şekilde Allah kelâmı dışında nokta kadar da olsa yabancı bir unsur bulaşmamış arı, duru, eşsiz, bozulmamış ve bozulmayacak, koruyucusu bizzat Allah olan ilahi bir kitaptır.

Ramazan ayı ki; içinde bu yüce Kitabın indirildiği, şeytanların bağlandığı, nefislerin dizginlendiği, bizi Kur’an’ın aydınlık ve nurlu yoluna ulaştıran, sadece kendimizi ve aile efradımızı değil başkalarını da düşünmeye sevk eden sabır, şefkat, merhamet, metanet ve diğergamlık ayıdır.     

Ramazan ayının kutsiyetinden ve faziletinden biri oruç tutmak, diğerleri de bu ay içinde nazil olan Kur’an-ı Kerim’i; okumak, dinlemek, anlamını öğrenmek ve yaşantımızı Kur’an’a göre ayarlamaktır. 

Mâdem ki, Ramazan Kur’an ayıdır, Ramazan ayına girdiğimiz anda elimizde çok büyük bir fırsat var demektir. Bu fırsatı iyi değerlendirmeli, Ramazan’ın ve Kur’an’ın feyzinden, bereketinden, af ve mağfiretinden bolca istifade etmeli ve bu rahmet deryasından kana kana içmeliyiz.   

Ramazan mâdem ki Kur’an Ay’ıdır, öyle ise kutsal Kitabımız Kur’an’a bu ay içinde çok daha fazla ehemmiyet vermemiz, Kur’an’ı gerek okuma, dinleme ve anlamada gerekse yaşantımızı Kur’an’a göre ayarlamada daha hassas ve daha titiz davranmalıyız. Ancak bu şekilde Ramazan’da affa mazhar olabilir ve mağfiret olunmuş bahtiyar zümrenin içine dâhil olabiliriz.

Kur’an okumak bir ibadettir. Efendimiz çok Kur’an okumayı tavsiye ve teşvik etmiştir. Onun için Ramazan’da, Müslümanların günde bir cüz okumak suretiyle bir ayda Kur’an’ı hatmetmesi yüz yıllardan bu yana süre gelen güzel bir gelenektir. 

Efendimiz, Ramazan aylarında Kur’an okumaya ayrı bir önem vermiş ve diğer aylara nazaran daha fazla ilgi göstermiştir. Hatta Ramazan’da,  Rabbimizin emriyle Cebrail a.s. ın, Efendimiz Kur’an okurken her gece dinlemeye geldiğini bildiren Hadisler mevcuttur.

Son Ramazan’da ise önce Cebrail a.s. okumuş, Efendimiz dinlemiş, sonra da Efendimiz okumuş Cebrail a.s. dinlemiştir. Bu karşılıklı okuyuşun son Ramazan’da iki defa tekrarlandığını yine Hadis-i Şeriflerden öğreniyoruz ki, böylece Ramazan bir mukabele ayı haline gelmiş oldu. Efendimiz ve Cebrail a.s. ile başlayan bu Kur’an mukabelesi 14 asırdır Ramazan aylarında camilerimizde ve evlerimizde sürüp gelmektedir. 

Kur’an’ın okunması bir ibadet olduğu gibi dinlemesi de bir ibadettir. Efendimizin Kur’an’ı bizzat kendisi okuduğu gibi, “ben Kur’an’ı dinlemesini de severim” buyurarak bazı sahabelerine okuttuğu ve kendisinin de huşu içinde dinlediği bilinmektedir.

Efendimizden bu yana aralıksız olarak sürüp gelen Kur’an okuma ve dinleme geleneği ile, Müslümanlar Kur’an ile Ramazan aylarında daha fazla haşır neşir olurlar, daha fazla iç içe olurlar ve Kur’an’ı gönüllerine daha fazla nakşederler. 

Bazı kişilerin, “Kur’an’ı Arapça olarak okumayın, tercümesini okuyun ki ne dediğini anlayabilesiniz” şeklindeki sözlerinin hiçbir geçerliliği yoktur. Elbette Kur’an’ın mesajını, emir ve yasaklarını anlayabilmek için mealini ve tefsirini okumak gerekir ancak bu,  Kur’an’ın aslını, Arapça olarak nazil olunan bizzat kendisini okumayı terk etmeyi gerektirmez. Zira hiçbir tercüme Kur’an’ın aslının yerini tutmaz ve tercümelere Kur’an denmez. Kur’an okunmasının ve dinlenmesinin hatta Kur’an’ın yüzüne bakılmasının bile sevabı ve ecri vardır.

Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur: “Evlerinizde Kur’an okumayı artırın. Kur'an okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir.” 

Efendimizin böyle buyurduğu sabitken, Müslüman’ın namazıyla, Kur’an’ıyla, orucuyla uğraşmayı kendilerine vazife edinen bazı kişilerin Kur’an okunmasını engellemeye çalışmalarının zerre kadar değeri yoktur. Bu tür girişimler, Kur’an düşmanlığından kaynaklanmıyorsa mutlaka cehalettendir.  

Yüzyıllardır sürüp gelen Kur’an okuma, dinleme, takip etme ve mukabele geleneğini devam ettirerek Kur’an’la iç içe olan ve Kur’an’ı gönlüne ve ruhuna tam olarak nakşeden Müslüman, elbette Kur’an’ın mesajını anlamak, emir ve nehiylerini kavramak için meal ve tefsirleri de okuyacaktır.

Kur’an’ın gönderiliş amacı; Allah’ın hükümlerini uygulamak, emirlerini eksiksiz yerine getirmek ve yasakladıklarından da şiddetle kaçınmaktır. Kur’an’ın bu amacına ulaşabilmek, O’nu anlamamıza bağlıdır. Ku’an’ın mesajını tam olarak kavrayabilmek için, gerçek İslâm âlimlerinin yıllarını vererek ortaya koymuş oldukları meal ve tefsirleri sindire sindire okumamız gerekir.

Yüce Allah Kur’an’da; “(Rasûlüm, sana bu mübarek Kitabı, Ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sad 29) 

Ve “Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir ve salih amel işleyen mü’minlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsra 9)

Ayrıca “İşte bu Kur’an, bizim indirdiğimiz mübarek bir Kitaptır. Ona uyun ve Allah’tan korkun ki, size merhamet edilsin.” (En’am 155)  Buyurmaktadır.

Bu Ayetlerden anlıyoruz ki Yüce Allah Kur’an’ı; Ayetlerinin düşünülmesi, akıl sahiplerinin öğüt alması, Kur’an sayesinde en doğru yolun bulunması, Salih amel yani en iyi ve en güzel davranışlarda bulunulması, Kur’an’a uyulması ve O’nun hükümlerinin uygulanması için göndermiştir. Bütün bunların yerine getirilmesi için her şeyden önce Kur’an’ı iyi anlamak, verdiği mesajı iyi kavramak ve Kur’an Ayetlerinin anlamlarını çok iyi bilmek gerekir.

Allah-ü Teala yukarıdaki ayette, inanmayanları da Kur’an’ı anlamaya, ayetlerini düşünmeye ve öğüt almaya davet ediyor. Olur ki, onlar da Kur’an ayetleri üzerinde düşünürler, araştırma, inceleme yaparlar, öğüt alırlar ve hidayete kavuşurlar. Nitekim Avrupa ülkelerinde, Kur’an üzerine araştırma yaparak hidayete kavuşan ve samimi Müslüman olan çok sayıda kişinin varlığı bilinmektedir. Onun için Kur’an’ı anlamaya çalışmak için gayret etmek çok önemli bir hususiyettir.

Ayrıca bazı kişilerin, “Kur’an’ı anlamak zordur, O’nu herkes anlayamaz” tarzında söyledikleri sözlerin bir geçerliliği olmadığını da bilmek gerekir. Bu konuda Yaratıcımız Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurur: “Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mudur?” (Kamer 17)

Kur’an’ın anlaşılması ve öğüt alınabilmesi için kolaylaştırıldığını bize bizzat Allah (c.c)  bildiriyor. Onun için Kur’an’ı okumak, dinlemek ve anlamaya çalışmak için gayret etmek önemli bir görevdir. Kur’an’ın anlaşılması için yeterli miktarda meal ve tefsir kitapları mevcuttur.

Kur’an’ı anlamak, manasını ve mesajını kavramak, emir ve yasaklarını öğrenmek için gayret eden Müslüman’ı  bundan sonra daha önemli bir görev beklemektedir. Bu görev; öğrendiklerini uygulama, anladıklarını hayata geçirme, Kur’an’ın manasını ve mesajını yaşantısında eksiksiz tatbik etme görevidir.

Kur’an’da ve Efendimizin Hadis-i Şeriflerinde bir Müslüman’ın nasıl davranması ve yaşantısında nelere dikkat etmesi ile ilgili bilgiler mevcuttur. Bütün bu bilgiler Kur’an meal ve tefsirleri ile Hadis ve Siyer-i Nebi (Hz. Peygamberin hayatı) kitaplarından öğrenilebilir.

Her Müslüman’ın bu kitapları okuyarak yaşantısını hangi ölçüler içinde geçirmesi gerektiğini öğrenmesi ve neleri yapıp yapmayacağı konusunda yeterli bilgileri edinmesi, Rabbimizin bizden istediği emirleri içinde yer alır. Hayatında uygulaması gerekli olan bilgileri edinen Müslüman için artık Kur’an’ı yaşama, uygulama, hükümleri ile amel etme ve tatbik etme vazifesi bir an önce başlamalıdır.

Şunu da bilmeliyiz ki; Kur’an’ı tam olarak yaşamak Peygamber Efendimizin yaşantısını da bilmemize bağlıdır. Zira Efendimizin bizim için, “en güzel bir örnek” olduğunu ve “Peygamber neyi emretti ise onu almamızı ve neden men etti ise ondan sakınmamızı” bizzat Allah (c.c), Kur’an’da haber vermektedir. Yüce Allah ayrıca Kur’an’da; “Allah’a ve Rasûlüne itaat ediniz” buyurmakta ve “Allah’ı seviyorsak, Peygambere uymamızı” istemektedir. Bu nedenle, Kur’an’ı hayatımıza uygulamak için, bize en güzel örnek olarak gönderilen Efendimizin yaşantısını ve sözlerini de kendimize rehber edinmeliyiz. Peygamberi devreden çıkartarak “bize Kur’an yeter” anlayışı sakat bir anlayıştır ve bu anlayışı bizzat Kur’an reddetmektedir.           

Kur’an’ı yaşama ve uygulama görevini yerine getirebilmek için Ramazan ayı tam bir fırsattır. Sadece Yüce Allah’ın emri olduğu için her türlü sıkıntıya katlanarak oruç tutan Müslüman, Yaratıcımızın Kur’an’da ferman buyurduğu diğer emir ve yasaklarını da elbette yerine getirmeli, O’na olan kulluk borcunu tam olarak ifa etmelidir. Mesela, Oruç tutmayı emreden Allah, namaz kılmayı da emretmiştir.

Allah için yılda bir ay boyunca gündüz vakitlerinde aç - susuz kalmayı ve cinsi arzulardan uzak kalmayı emreden Yüce Yaratıcı; zekât vermek, hacca gitmek, başkalarına yardımcı olmak, verilen sözde durmak, emanete riayet etmek, ana babaya iyi davranmak, herkese karşı dürüst olmak, tüm yaratılmışlara karşı şefkatli olmak, içki içmemek, zina etmemek, hırsızlık yapmamak, yalan söylememek, dedikodu yapmamak, iftira atmamak vb. gibi ne kadar iyi ve güzel davranışlar varsa onları yapmamızı, ne kadar kötü ve yanlış fiil varsa onlardan kaçınmamızı da emretmiştir. 

Oruç tutarak Allah’ın emrine ram olan Müslümanlar, Rabbimizin Kitabında emir ferman buyurduğu diğer emirlerini de savsaklamadan, tembellik yapmadan, severek, benimseyerek, madem ki Allah emretmiştir, “Amenna ve saddakna” diyerek yerine getirmek için yarış içinde olmalıdırlar.      

Bizim için büyük bir fırsat olan mübarek Ramazan ayı geçmeden yaşantımızı Kur’an’a göre ayarlayalım, kendimizi ve ailemizi Kur’an çizgisine çekelim, hayatımıza Kur’an’a göre ince ayar yapalım, hata ve kusurlarımızı telâfi edelim, eksikliklerimizi giderelim ve kendimize çeki düzen verelim.

Rahmet ayı olan Ramazan’da ahd edelim, söz verelim. Bu ayda kazandığımız güzel davranışları daha sonra da devam ettirelim. Bütün iyilik ve güzelliklerle donatalım kendimizi, ailemizi ve çevremizi… Bütün kötülük ve çirkinlikleri terk edelim. Kimsenin ahını ve bedduasını almayalım.

O dehşetli hesap günü gelmezden önce kendimizi hesaba çekelim. Ölüm gelmezden önce kendimizi ölüme hazırlayalım. Cehennem bize yaklaştırılmadan uzaklaşmaya bakalım. Ateş bize dokunmadan kurtuluş çaresi arayalım. Cennete dâhil olmanın yolunun Kur’an ve Sünnetten geçtiğini unutmayalım.

Kur’an ayı olan Ramazan, bizim için Kur’an’la bütünleşme ayı olsun. Kur’an; hem elimizde, hem dilimizde, gönlümüzde, aklımızda ve yüreğimizde hem de hayatımızda olsun. Sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınlar diliyorum.

Bu makale toplam 72 defa okunmuştur
Makaleyi Paylaş :
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Tüm Yazıları

YAZARLAR
HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ


EN ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK
ANKET
Yeni Arayüzümüzü Beğendiniz mi ?
Evet
Hayır
  
FOTO GALERİ
VİDEOLAR
Copyright © Doğruses - Konya haberleri   |
|
Sitemizdeki yazı , resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Görsel Tasarım ve Yazılım : Genç Online Türkiye'nin En iyi 1 oyunlar1 sitesi