Acele etmeyin samimi ifadeler kullanacağım. Riyadan, yağcılıktan, duygusallıktan, hamasetten uzak bir eda ile yazacağım. Kesin ve keskin ifadelerle. Söyleyeceklerim fayda verip vermeyeceğini düşünmeden fakat hakikatleri haykırarak yazacağım. Gerçekleri örtbas eden veya çeşitli kılıflara sokanlara karşı haykıracağım.
Diyarbakır Emniyet Müdürünün teröristlerle ilgili özel ve genel ifadelerini dikkatle okudum. Öncelikle cesur, merhametli ve mütefekkir bir er kişi olduğuna kanaat getirdim. Sözlerinin daha anlaşılır bir şekilde açıklığa kavuşturulması istenseydi, belki de bu kadar hücuma maruz kalmazdı.
Terörist'e ağlanır mı?
Açık ve net söylüyorum. İnsan öldüren, ırz ve namusa saldıran, milletin mal ve mülküne saldıran, yakıp /yıkan her insanı nefretle telin ediyorum. Bu gibi suçları işleyen canileriTürkiyenin her yerinde cezalandırmayan her sistemi zalim ilan ediyorum. Katili, hırsızı, zaniyi/zinahanaleri, devlet soyguncularını, Allah'ın verdiği hak ve hürriyetleri gasp edenleri görmezlikten gelenleri/cezalandırmayanları de telin ediyorum. Cinayetin hangi türünü, kim işlerse işlesin, adı ne olursa olsun adeletin ihkakı için tereddüt etmeden cezaların uygulanmasını kesinlikle istiyorum. Bütün bunlara rağmen, cani'yi vazgeçirmeye veya cinayetine engel olma adına merhametli bir insanın terörist'e veya başkasına ağlaması veya üzülmesi gayet insani bir davranış olduğuna inanıyorum. Eğitim-öğretim ordusu mensuplarının;Davet ve irşatta bulunanların hedefi bir insan kazanmak değil midir? İşte terörist için ağlamayı bu çerçevede değerlendirirsek teröristi de kazanabiliriz.
Şimdi de terörist'e gelelim. Şunu açıkça belirteyim ki; teröristi müdafaa edecek hiçbir gerekçe olamaz. Şiddete dayalı hiçbir fiil savunulamaz. Ancak terörü ve teröristi doğuran sebepleri ve onları ortaya çıkaranları görmezlikten gelmek de kabul edilemez.
Kürt milletini inkar ettiler. Kürd'ün kendisinin, köy ve kasabasının ismini değiştirdiler. Dilini yasakladılar. Kıyafetine müdahale ederek onunla alay ettiler. Kürd'ün oturduğu yöreleri sürgünistan bölgesine dönüştürdüler. Askerliğini yapan kürd'e mağara numarasını sordular. Şarkı/türküsünü yasakladılar. İşkence ettiler. Pislik yedirdiler.Ve daha neler yaptılar???
Bütün bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Türk'ün ve Kürd'ün Dinini yok ettiler. Dinin eğitimdeki yerini sıfırladılar. Allah korkusunu, Ahiret inancını zihinlerden silerek; materyalist bir nesil yetiştirdiler. Bu cinayetlerden sonra terörden başka ne bekleyebilirsiniz?
Bunları kim yaptı? Yapanları dile getirebilecek bir erkek varsa, işte o erkek terörü çözecektir. Hayır böyle bir şey yok diyorsanız daha nice terör hareketlerini bekleyebilirsiniz. Başkasının size zorla da olsa dikte ettiği yolu/ devrimleri Allah ve Resulü'nün çizdiği yola tercih ederseniz akibetiniz terör olur. Diken dikenlerin Gül beklemeye hakları var mı?
Hak ve hürriyetleri gasp edenler terörü doğuranların ta kendileridir. Laiklik adı altında Din'i hayattan uzaklaştıranlar terörün mucitleridir. Terör ve terörist mucitlerini teşhis edecek erkek iradeli, saf vicdanlı, hür düşünceli insanlara ihtiyaç vardır. Milli ve Din'i ededebiyat yaparak terörü ve teröristi lanetlemekle mesele halledilemez.
Daha önce Kürt kardeşlerimize uygulanan gayrı İslami hatta gayri insani muameleler malesef terörü doğurmuştur. Cumhuriyet tarihinde Doğu ve Guneydoğuya yapılmayan hizmetler bugün yapılmış olmasına rağmen; Bu gerçekleri görmeleri gereken insanlar, terör sebebiyle gözlerini ve ağızlarını açamaz hale geldiler. Zira şiddetin olduğu yerde diller lal kesiliyor.
Dış güçlerin terörü desteklediğinden şüphem yoktur. Dünyanın devlet terörünü güden iki devleti Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'in bunda payı oldukça büyüktür. Malesef her ikisi de Türkiyenin dost ve müttefiği. Doğrusu dış güçleri dikkate alıyorum ama, iç kardeşliği pekiştiren bir devlet için dış güçleri yok sayıyorum. Yeter ki kardeş kardeşe güvensin.
Evet Türkiye'nin bir parçası, O'nun kanı ve gücü olan bir insana ağlamak neden bu kadar garipseniyor? Terörist'e üzülen şehid olan asker ve polise de ağlamıyor mu? Elbette onlara da her zaman ağlıyor.Türkiyenin kaybı varsa göz yaşı meşrudur. Hatta gereklidir. Siz yeterki göz yaşlarını durdurun. İster ağlayarak göz pınarlarınızı kurutun ister barışarak...Ben terörist'e ağlamam diyen varsa; ona ağlayan, Kuran okuyan, hatta onu şehid ilan eden de vardır. Bu karmaşık tablonun doğurduğu acılara kim dayanır ki? Evet bu tabloya ben de ağlıyorum. Ekilen kin ve nefret tohumlarının verdiği zehirli meyvelerin tahribatına ağlıyorum. İslam kardeşliğini sona erdiren milliyetçi/ırkçı yaklaşımların doğurduğu çirkin savaşlara ağlıyorum. Türkiyenin kaybetmesine ağlıyorum. Ahirette uğrayacağımız kayba ağlıyorum.
Kürdistan bir gün eyalet olmaya doğru gidiyor. Ama baskıcı/despot bir sistemle olursa başka bir terörün zemini olacak. O zaman bu günkü terörü doğuran rejim uygulamalarının aynısı Kürdistan eyaletinde sözkonusu olacak. Onun için baskıcı bütün Kürt hareketleri sona ermeli, yerini serbest iradeye dayanan seçimler icra edilmelidir. Devletin bu konuda gereken tedbirleri alması Türkiye'de yaşayan halkların menfaatlarının gereğidir.
Şunu da önemle belirtmek isterim ki; Kürt milletine de çok önemli görevler düşüyor. Öncelikle kan dökmeye sebebiyet veren her türlü eğilim ve teşebbüslere son vermelidir. PKK da inatlaşmayı bir kenara bırakarak silahları kesinlikle bırakmalıdır. Devlet de muzaffer bir edayla değil şefkat ve merhametle onlara yaklaşmalıdır. Bu ateşin söndürülmesi için gençlerini kaybeden her iki tarafa sabır, metanet ve affetme duygusu tavsiye edilmelidir.. Artık can ve mal kaybını durduracak her türlü girişimin fedaileri olmak zorunda olduğumuzu mutlaka idrak etmeliyiz.Aksi takdirde can ve mal kaybımızla birlikte daha nice değerlerimizi kaybedebiliriz. ALLAH cellecelaluhu İslam ümmetini korusun. Türk ve Kürt kardeşlerimi barışa davat ediyorum. Allah'ın selamı rahmet ve bereketi onların ve bütün müslümanların üzerinde olsun. Allah'a emanet olunuz.
Dr. CEMALEDDİN Sancar
