Tüm Eğitim Yardımlaşma Araştırma Derneği (TEYAD)’nin Cuma sohbetlerinde bu hafta NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Caner Arabacı “Çanakkale Cephesinin Bilinmeyenleri” konulu bir konferans verdi.
ARABACI: "Okumuşlarımızı Abdullah Cevdet, Tevfik Fikret tipinde değil, Mehmet Âkif tipinde yetiştirmemiz gerekiyor. Aksi halde yeni Çanakkalelerde çok sıkıntıya girebiliriz, çok ölerek yeniden vatanımızı savunmak zorunda kalabiliriz."
Programı düzenleyen Ömer Lütfi Ersöz'ün, Millî Şair Mehmet Âkif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” isimli şiirini coşkulu bir şekilde okumasının ardından Prof. Dr. Caner Arabacı Çanakkale Zaferi ile ilgili Abdülhak Hamid’in de bir şiir yazarak bir mecliste okuduğunu fakat Akif’in şiirini öğrenince keyfinin kaçtığını söyledi.
Çanakkale’ye saldıranların Çanakkale’yi elde etmek için değil İstanbul’u yok etmek, Ayasofya’nın alnına haç dikmek, Türk milletinin nâmusunu kirletmek, Halifenin, Türk Sultanının kara kanını bu çanağın içine akıtmak için saldırdıklarına vurgu yapan Arabacı, Çanakkale’in Payıtahtın kapısı olduğunu ve dünyanın her yerinden gerek Müslüman gençleri gerekse hıristiyan gençleri değişik yalanlarla Türklere karşı savaşmak üzere Çanakkale’ye getirdiklerini söyledi.
Bin kayıpla kazanılacak bir zaferin 250 binden fazla şehitle kazanılmasında ordunun Alman komutanlar tarafından idare edilmesinden kaynaklandığının altını çizen Arabacı: “Avrupa bir Hıristiyan birliğidir. 27 devlet vardır ve bayraklarında 12 yıldız vardır 12 Havariyi temsil eder. Peki biz nerde birlik olacağız? Mehmetçiğin uğrunda şehit olduğu değerleri eğitimde okumuşlarımıza, aydınlarımıza vermede pek başarılı sayılmayız hâlâ. Halbuki birlik burdadır. Şehadetin rengini verdiği ay yıldızlı bayrak İslâm’ın sembolüdür. Birliği İslâm’la sağlayacağız. Mehmetçiğin az şehit olması için teknik üstünlük lâzım. Kanunî, Fatih, Yavuz devrinde çok üstünüz. Çünkü savaş, savunma sanayi ister. Çanakkale’de 17 mil’lik toplara karşı 7 mil’lik topları kullandık. Onlar avucumuzun içine girince gemilerini batırabildik. Bizim tophanelerimiz vardı, Konya’da Güverçile-i Humayun diye baruthane fabrikamız vardı. Bunları kaybettik ve yerli sanayiyi geliştirmedik.
Mehmetçik görevini her dönemde hakkıyla yapmıştır. Vatanını, ırzını, nâmusunu, ezanını, bayrağını savunmuştur. Göller gibi, nehirler gibi kanı akmış, can vermiştir. Hem de hayatının baharında gök ekin gibi biçilmiştir, Mehmetçik görevini yapmıştır. Ama bu milletin okumuşları hain çıkmıştır. Dün Çanakkale’de muharebeler yapılırken ‘Mehmetçik, Medeniyete karşı savaşıyor’ diyenlerin zihniyeti günümüzde de yaşıyor. Yerli, vatansever, milletin önünü ve ufkunu açacak okumuş aydın tipini yetiştiremedik. Yetiştirseydik yerli projeler, millî sanayi gelişirdi. Yeni yeni İHA’lar, SİHA’lar, ATAK’lar, helikopterler, savaş gemileri yapıyorsunuz ve sonuçlarını devşiriyorsunuz. 1961’de otomobili yapmıştık, niye seri üretime geçemedik? İlk uçak fabrikasını 1926’da kurmuştuk, neden atölyeye çevirdik?
Türkiye yeni saldırıların muhatabıdır. Ruslardan S400 almak zorunda kalmamalıydık. NATO Türkiye’ye en çok darbe vuran bir oluşumdur. Çünkü nerede terör varsa bunlar destekliyor. Ortadoğudaki terörün en büyük patronu Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleridir. Almanya açık açık PKK ve FETÖ’yü destekliyor. Amerika PKK için benim kara ordum diyor ve binlerce TIR dolusu silah veriyor hem de karşılıksız. Bize ise parasını verdiğimiz halde vermiyor.
Çanakkale’de ter döken, can veren Mehmetçik kadar bizim de yerli sanayiyi, yerli teknolojiyi geliştirmemiz gerekmiyor mu? Mehmetçiğin yazdığı destanlarla yetindik, halbuki aynı destanların okul sıralarında da kazanılması lâzım. Terörle mücadeleyi hep asker, polis mi yapacak? Terörle mücadele fikir işi değil midir? Neden Millî eğitimde yapılmaz? Çanakkale ruhunun bütün kurumlarda diriltilmesi lâzım. İlimde, irfanda, teknoloji üretiminde de diriltilmesi lâzım. Çanakkale’yi 105.yılında biraz farklı formatta değerlendirmemiz ve okumuşlarımızı Abdullah Cevdet, Tevfik Fikret tipinde değil, Mehmet Âkif tipinde yetiştirmemiz gerekiyor. Aksi halde yeni Çanakkalelerde çok sıkıntıya girebiliriz, çok ölerek yeniden vatanımızı savunmak zorunda kalabiliriz.”dedi.
Program sonunda TEYAD Başkanı Hasan Oğuz ve Eğitimci Sendkacı Fehmi Ceylan tarafından günün anısına konuşmacı Prof. Dr. Caner Arabacı’ya plâket takdim edildi.